28 Nisan 2016 Perşembe

İmza Kampanyası Arayışı


Daha önce şu yazımda kolay bitcoin kazanma yöntemlerinde imza kampanyalarından bahsetmiştim. Ben Bitcoin konusunda çok fazla bilgiye sahip olmadığımdan ve foruma bazen bir kaç hafta girmediğim zamanlar olduğu için haftada atılması gereken minimum mesaj sayısı olmayan bir kampanya olan Yobit'e atılmıştım. Ne güzel attığım her mesajda 15-16 kuruş değerinde Bitcoin kazanıyordum. Bu Bitcoinleri de biriktirerek Yobit'in borsasında Dogecoin'e çeviriyor onu da Poloniex'e aktararak altcoin al sat ile bu parayı çoğaltmaya çalışıyordum. Ama Yobit aldığı bir kararla imza kampanyasında Bitcoin Talk forumundaki local forumlara atılan mesajları saymayacağını duyurdu. Böylece benimde arayışım başlamış oldu.

Yobit local forumları saymama başladıktan sonra nasıl planlar yaptığımı anlatmadan önce daha iyi anlamanız için Bitcoin Talk'ın rank sistemini anlatmamda yarar var. İmza kampanyaları belli bir rank veya üzerinde olmanızı ister. Rankınız attığınız mesaja göre değil activty'nize göre belirlenir. Activity'niz ise potansiyel activty'nizi geçemez. Forumun belirlediği 14 günlük periyotlarda en az bir mesaj atmışsanız 14 potansiyel activity kazanmış olursunuz. Bitcoin Talk forumunun kuralları birden çok hesap açmanıza izin veriyor. Ben de ileride belki lazım olur düşüncesiyle başka bir hesap açmıştım ve aklıma geldikçe bu hesaba girerek mesaj atıyordum. Böylece sadece 4 mesaj atmama rağmen 56 potansiyel activity'im olmuştu. Yani şimdi ben bir gün içinde 52 mesaj atsam bu hesapla hesabımın activity'si direk 56 olacak. Ama 4 mesaj attığım için 4 activity'de. Yobit local forumları saymamaya başladığında ben de Member hesabımı sadece İngilizce forumlara yazarken bu arada sırada mesaj yazdığım hesabımı da Türkçe forumlara mesaj yazarken kullanmaya karar verdim. Böylece Yobit'in imza kampanyasından çıkmadan hem Yobit'ten hem de bu yeni hesabımı Jr. Member yaptıktan sonra gireceğim imza kampanyasından kazanç sağlamayı uygun gördüm. Lakin bu yeni hesabım Jr. Member olana kadar iki üç hafta attığım mesajlardan hiç bir şey kazanamayacağım.

Yan hesabımı Jr. Member'a yükseltirken bir yandan da koşulları uygun bir imza kampanyası arayışı içine girdim. Local post ve Jr. Memberları kabul eden iki tane imza kampanyası var. Bunlar; Secondstrade ve 777Coin. 777Coin Newbie'leri de kabul etmesine rağmen katılmadım çünkü haftada en az 20 mesaj yazmamızı istiyor. Ben haftada ortalama 5 mesaj yazıyorum foruma. Bu yüzden bu kampanyayı hemen eledim. Secondstrade'de de benzer bir uygulama var ama Secondstrade haftada en az 10 mesaj yazmamızı istiyor. Bu yüzden şu an gözüme bu kampanyayı kestirdim. Haftada 10 mesaj yazmaya devam edebilir miyim bilmiyorum. Ama imza kampanyası olayı çok hoşuma giden bir olay olduğu için bu işin dışında kalmak istemiyorum. Düşünsenize bir forumdaki hesabınızın imzasına reklam alıyorsunuz ve o forumda mesaj yazarak para kazanıyorsunuz. Çok basit ve güzel bir kazanç yöntemi değil mi?

25 Nisan 2016 Pazartesi

Blood The Last Vampire

Genel Anime Tanıtımı:

Yayın Tarihi: 18/11/2000
Yapımcı Şirket: Production I.G
Tür: Korku, Vampir, Aksiyon
Süre: 48 Dakika

Emeği Geçenler: 
Yönetmen: Hiroyuki KITAKUBO, Kazuya KISE, Shinji TAKAGI
Senaryo: Kenji KAMIYAMA, Hiroyuki KITAKUBO, Mamoru OSHII
Animasyon: Akiharu ISHII, Hiroyuki OKIURA, Ikuo KUWANA, Kazuchika KISE
Müzik: Yoshihiro IKE
Dizayn: Katsuya TERADA, Atsushi MATSUMOTO
Orjinal Eser: Mamoru OSHII

Tanıtım:
Bu kısa anime film, Saya isimli saf kan bir vampir kızın insanlarla beslenen vampirleri öldürmesi etrafında şekilleniyor. Saya dünya üzerinde hayattaki son saf kan vampirdir. Japonya'da gizli bir kuruluşta saf kan olmayan vampirleri öldürme işini yaparken Yokota'daki Amerikan üssünde şüpheli ölümlerin sorumlusu olan vampiri öldürmek için görevlendirilir. Ama bu kez hedefi bir değil üç vampirdir.

VCD Tanıtımı ve Düşüncelerim:

Türkiye'de Çoğaltan Şirket: Cinemedya, Spotek
Fiyat: Ben 3 TL'ye aldım. Araştırdım ama internette su an satan bir yer bulamadım. Şu an satan var mıdır? Veya ne kadara satarlar hiç bir bilgim yok.

Arka Kapaktaki Tanıtım Yazısı:
Japonya 1966... "Saya" canavarları yok eden gizli bir takım. Cadılar Bayramından hemen önce Tokyo'daki bir liseye öğrenci kimliğinde gönderilen Saya, iki sınıf arkadaşının vampir olduğunu öğrenir. Okula saldırmak üzere olan vampirlerle savaş başlamıştım.

Düşüncelerim:
Bu zamana kadar para verip aldığım tek orjinal VCD bu. Bundan 4-5 yıl önce Yunus Market'ten 3 TL'ye almıştım. Açıkçası çok da memnun kalmadım. Büyük bir ihtimal ben aldığım zaman fabrikadan çıkalı en az 5 sene olmuş olacak ki kabı parçalandı. İlk izlediğim zamanlar dublajının kötü olduğunu düşünüyordum. Ama sonradan çevirisinin berbat ötesi olduğu için dublajının bana kötü geldiği kanaatine vardım. Yani o kadar kötü çevirmişlerki dublajı hakkında bir şey diyemiyorum. Tabi ilk aldığım zamanlar böyle kuru kuruya eleştirmek olmaz Türkiye'de bu animeyi DVD ve VCD olarak çoğaltan şirketle iletişime geçerek bu kötü yanlarını belirteyim dedim. Ama bu şirketlere ulaşamadım.


VCD'nin kapak resimleri ve tasarımları güzel bence. Ama tanıtım yazısını yazan eleman bir kere olsun açıp animeyi izleyip öyle yazsaymış yazıyı keşke. Bir de kutusu çok kalitesiz 1 hafta geçmeden parçalanmaya başlamıştı. Belki çok uzun zaman önce paketlendiğindendir.

Animeyi beğenmedim açıkçası. Zaten çok işlenen bir konu "vampirler". Bu anime benzerlerinden farklı bir şeyler ortaya koyamadığı için ortalama altı bir yapım olmuş.

24 Nisan 2016 Pazar

Mahatma Gandhi Manga

Yazar: Kazuki Ebine
Çizer: Kazuki Ebine
Yayın Evi: Galata Yayıncılık
Tür: Biyografi, Manga, Çizgi Roman, Tarihi
Sayfa Sayısı: 198
Fiyat: 3 TL (İnternette) 12.50 TL (Etiket Fiyatı). Ben internetten aldım. Yanında baya bir şey aldığım için ve bir kampanya sayesinde bana 2 TL'den de ucuza denk geldi.

İnceleme ve Düşüncelerim:
Adın da anlaşılacağı üzere Hindistan Bağımsızlık Hareketi'nin lideri Mahatma Gandhi'nin hayatını anlatan biyografik bir manga. Mangayı okurken tarihi bir belgesel izlemiş gibi oluyorsunuz. Mahatma Gandhi'nin başından geçen önemli olaylar mangada güzel bir şekilde canlandırılmış. Daha önce tanıttığım Che Guevera'nın mangasıyla aynı yayın evinden çıkma bir manga ve benzer özelliklere sahip. Almayı düşünenler nasıl bir manga olduğunu buradan ilk sayfalarını okuyarak görebilir.

Manganın ebatları büyük. Hatta bu zamana kadar aldığım en büyük manga bu. Ama basıldığı kağıdın kalitesi düşük ve ince. Çizimleri fazla göze hitap eden cinsten değil. Ayrıca manga sadece çizimden oluşmuyor bölüm aralarında Mahatma Gandhi'nin resimleri de var.


Almak isteyenlere iki önemli tavsiyem var. Bu manga Mahatma Gandhi'nin hayatını detayına girmeden anlatan bir manga. O yüzden "Şurayı atlamış burayı atlamışlar o yüzden beğenmedim" şeklinde düşünebilirsiniz. Bu yüzden daha önceden Mahatma Gandhi'yi ayrıntılı bir şekilde tanıyorsanız hoşunuza gitmeyebilir. Çünkü bu manganın çizilme amacı da Mahatma Gandhi'nin başından geçenler hakkında size yüzeysel bilgi vermek. İkinci önemli olay yukarı da fiyatını yazarken 2 farklı fiyat yazdım ve parantez içinde nereden alınırsa ne kadara alınabileceğini belirttim. Yine de bunu açma gereği duyuyorum. Kitap satan internet sitelerinde bu manga en fazla 3 liradan satılıyor. Ama arka kapağında fiyatının 12.50 lira olduğu yazılmış. Bu yüzden ben de internette 3 lira kitapçıda 12.50 lira çıkarımını yaptım. Bu yüzden dikkatli olun. "3 Liraya manga var dediler geldik 12.50 lira bayıldık gittik" demeyin sonra. 3 Liraya manga kaçmaz bence (üstelik bir sürü site de 2 ile 3 lira arası bir fiyata satılıyor). Bu yüzden kesinlikle almanızı tavsiye ederim.

Gördüğünüz üzere Chr Guevera'nın mangasıyla hemen hemen aynı şeyleri yazmış oldum. Çünkü iki manga da birbirlerine çok benziyor. Bu yüzden arasındaki farklılıkları anlatma ve bu iki mangayı karşılaştırma gereği duydum. Mahatma Gandhi'yi Che Guevara'dan daha çok sevdim. Kişilik veya yaptıkları yönünden değil mangaları karşılaştırınca. Bunun nedeninin Che Guevara hakkında önceden bir çok kitap okuyup, belgesel seyretmeme bağlamıştım ilk başta. Ama sonradan tarafsız bir şekilde düşünerek şu sonuca vardım: Che Guevara'da anlatımda yazıdan gereğinden çok fazla faydalanmıştı ama Mahatma Gandhi tam bir çizgi roman gibiydi. Ama çizim yönünden Che Guevera çok daha iyi bir manga. Biliyorum ki bir çoğunuz Gandhi hakkında fazla bir bilgiye sahip değilsiniz. Sadece adını, Hindistan'ın bağımsızlığını kazanmasında önemli rolü olduğunu ve savaşmadan Hindistan'a bu bağımsızlığını elde ettirdiği haricinde bir şey bilmeyen birinin kesinlikle okuması gereken bir manga.

23 Nisan 2016 Cumartesi

Che Guevara Manga


Yazar: Kiyoshi Konno
Çizer: Chie Shimano
Yayın Evi: Galata Yayıncılık
Tür: Biyografi, Manga, Çizgi Roman, Tarihi
Bölüm Sayısı: 5
Sayfa Sayısı: 190
Fiyat: 3 TL (İnternette) 12.50 TL (Etiket Fiyatı). Ben internetten aldım. Yanında baya bir şey aldığım için ve bir kampanya sayesinde bana 2 TL'den de ucuza denk geldi.

İnceleme ve Düşüncelerim:
Adın da anlaşılacağı üzere ünlü devrimci Che Guevara'nın hayatını anlatan bir biyografik bir manga. Mangayı okurken tarihi bir belgesel izlemiş gibi oluyorsunuz. Che Guevara'nın başından geçen önemli olaylar mangada canlandırılmış ve çizilmeyen olaylar yazı ile anlatılmış. Bazı sayfalarda yazı yoğunluğu bu yüzden çok fazla. Bu manganın en kötü yanı da bu. Çok fazla yazı olan sayfalar okuyanı mangadan soğutabiliyor. Almayı düşünenler nasıl bir manga olduğunu buradan ilk sayfalarını okuyarak görebilir.

Manganın ebatları büyük. Hatta bu zamana kadar aldığım en büyük manga bu. Ama basıldığı kağıdın kalitesi düşük ve ince. Çizimleri fazla göze hitap eden cinsten değil. Ayrıca manga sadece çizimden oluşmuyor bölüm aralarında Che Guevara'nın resimleri de var.


Almak isteyenlere iki önemli tavsiyem var. Bu manga Che Guevara'nın hayatını detayına girmeden anlatan bir manga. O yüzden "Şurayı atlamış burayı atlamışlar o yüzden beğenmedim" şeklinde düşünebilirsiniz. Bu yüzden benim gibi önceden Che Guevara hakkında kitaplar okumuş, belgeseller izlemişseniz bu manga size bilgi bakımından bir şey katmayacaktır. Zaten bu manganın çizilme amacı da Che Guevara'nın başından geçenler hakkında size bilgi vermek. İkinci önemli olay yukarı da fiyatını yazarken 2 farklı fiyat yazdım ve parantez içinde nereden alınırsa ne kadara alınabileceğini belirttim. Yine de bunu açma gereği duyuyorum. Kitap satan internet sitelerinde bu manga en fazla 3 liradan satılıyor. Ama arka kapağında fiyatının 12.50 lira olduğu yazılmış. Bu yüzden ben de internette 3 lira kitapçıda 12.50 lira çıkarımını yaptım. Bu yüzden dikkatli olun. "3 Liraya manga var dediler geldik 12.50 lira bayıldık gittik" demeyin sonra. 3 Liraya manga kaçmaz bence (üstelik bir sürü site de 2 ile 3 lira arası bir fiyata satılıyor). Bu yüzden kesinlikle almanızı tavsiye ederim.

22 Nisan 2016 Cuma

Türkiye'de Satılan Anime DVD'leri ve VCD'leri

Daha önceki bir yazımda anime arşivimi veya başka bir değişle anime koleksiyonumdaki parçaları sizlere tanıtacağımı söylemiştim. Türkiye'de mangaları basan şirketler ve manga alınabilecek yerler bilinirken anime DVD ve VCD'lerinin varlığından bile bir sürü kişi haberdar değil. Bu yüzden bu DVD'lerin nerede satıldığı, ne kadara satıldığı, hangi animelerin satıldığı, bu DVD ve VCD'lerin özellikleri gibi şeyleri açıklamam gerekiyor. Her anime DVD'sini veya VCD'sini incelerken bu taz şeyleri açıklamanın zaman kaybı olacağını düşündüğüm için daha hiç birini tanıtmamışken böyle bir yazı yazma gereği duydum.

5 Yıl önce Carrefour'da Studio Ghibli animelerinden Yamada Ailesi'nin (My Neighbors the Yamadas) DVD'sini görmem üzerine anime DVD'lerinin koleksiyonunu yapmaya başladım. Daha öncesinde de Studio Ghibli animelerinin DVD ve VCD'lerinin satıldığını biliyordum ama animeyle haşır neşir olduktan sonra hiç satıldığını görmediğimden almamıştım. Aldığım ilk DVD tabiki Yamada Ailesiydi (5 Liraya aldım).Sonra yine bir gün Carrefour'un içinde gezerken bir sürü DVD'nin 2 tane büyük sepet tarzı şeye doldurulup tanesi 5 Liradan satıldığını gördüm. Hemen elimi daldırıp anime DVD'lerini aramaya başladım.1 saat uğraştıktan sonra 4 tane animenin DVD'sini bulabildim. En sonunda başka bulamacağıma kanaat getirince aramayı bıraktım. Koleksiyonumda sadece 1 tane  VCD var. O da Blood The Last Vampire'nin filminin Türkçe dublajlı VCD'si. Onu da Yunus Market'te gördüm 3 liraydı. Ama benim yanımda para yoktu. Evim şehrin diğer ucunda olsa da eve gittikten sonra para alıp tekrar Yunus'a gittim ve bu VCD'yi aldım. Son olarak da DR ve Enpara'nın şubat ayında bir kampanyası vardı. 50 TL ve üzeri alış verişlerde Mart ayının 7'sinde harcadığın paranın 25 lirasını geri ödüyorlardı. Bu kampayayı unutmuştum ama Şubatın son günü hatırlamam üzerine bi DR'ye girip mangaların fiyatına bakıyım dedim. En son aldığım zamana göre fiyatlarının çok yükseldiğini görünce yönümü animelere çevirdim. Anime DVD'lerinin tanesi 8 küsür liraydı. Ama 25 lirayı geri alacağım için baya bir ucuza denk geleceğinden dolayı manga yerine anime almaya karar verdim. Toplam 11 tane anime seçtim baktım baya fazla tutuyor 2 tanesinden vaz geçtim. Ödemeyi yapmadan önce 1 tanesinin bedavaya denk geldiğini gördüm. DR'nin de kendi kampanyası varmış. Yanına 2 tane 3 liralık manga alıp toplam 47 küsür liraya 11 parça anime ve manga ile baya uygun bir alışveriş gerçekleştirdim.


Şu an bende 14 tane anime DVD'si ve 1 tane anime VCD'si var. Bunlar:
Blood The Last Vampire (VCD)
Küçük Cadı Kiki (Kiki's Delivery Service) (DVD)
Komşum Totoro (My Neighbor Totoro) (DVD)
Spirited Away (Ruhların Kaçışı) (DVD)
Büyülü Dalgalar (The Ocean Waves) (DVD)
Shirli Kedi (The Cat Returns) (DVD)
Yüreğinin Sesi (Whisper Of The Heart) (DVD)
Rüzgarlı Vadi (Nausicaa Of The Walley Of The Wind) (DVD)
Gökteki Kale (Laputa Castle In The Sky) (DVD)
Dün Gibi (Only Yesterday) (DVD)
Gök Yüzü Savaşçıları (The Skycrawlers) (DVD)
Yamada Ailesi (My Neighbors the Yamadas) (DVD)
Küçük Deniz Kızı Ponyo (Ponyo on the Cliff by the Sea) (DVD)
Kırmızı Kanatlar (Porco Rosso) (DVD)
Pom Poko (DVD)

Bu anime DVD ve VCD'lerinin hepsi orjinal tabiki. DVD'lerin hepsinde Japonca dil seçeneği ve Türkçe alt yazı seçeneği var. The Skycrawlers haricinde hepsinde Türkçe dublaj seçeneği var. İngilizce izlemediğimden fazla dikkat etmedim ama Ponyo ve The Skycrawlers haricinde hepsinde İngilizce dublaj seçeneğinin de olması lazım. Bu DVD'leri DVD oynatabilen her türlü elektronik aletle izleyebilirsiniz. İster bilgisayarınızda izleyin isterseniz DVD oynatıcı ile televizyonda. VCD'ler tak izle şeklinde çalışıyor ama DVD'leri oynatınca menü geliyor. Bu menüden dili ve alt yazıyı ayarlayarak filmi başlatabilirsiniz. Veya alternatif açılı hikaye taslakları veya orfinal fragmanlar gibi özel seçeneklere ulaşabilirsiniz. PC'de izliyorsanız animeyi izlemeye başladıktan sonra menüye geri dönmeden fare ile sağa tıklayarak dili ve alt yazıyı değiştirebilirsiniz. Eğer DVD almışsanız ve bilgisayarda izlemekte sıkıntı çekiyorsanız yorum atmanız durumunda ayrıntılı olarak bilgisayarda nasıl izlenebileceğini anlatan bir yazı yazabilirim.


Anime DVD'lerini ve VCD'lerini DVD ve VCD satan internet sitelerinden ve yine DVD ve VCD de satan büyük marketlerden bulabilirsiniz. Sadece DVD ve VCD satan bir dükkana hiç girmediğim için var mıdır bilmiyorum. Orjinal DVD, VCD satıyorlar mı onu bile bilmiyorum. Fiyat olarak VCD için 3 DVD için 5 lira gayet makul fiyatlardır. 10 Liranın üzerine DVD, 5 liranın üzerine VCD almanızı önermem. Ayrıca VCD almanızı da önermem. Çünkü DVD hem daha uzun ömürlüdür hem de farklı ses ve alt yazı seçenekleri vardır. VCD alacağınıza bir kaç lira daha üzerine koyup aynı animenin DVD'sini alın.

21 Nisan 2016 Perşembe

Gold Farming Nedir? Nasıl Yapılır?

Gold farming, Türkçede altın çiftçiliği demektir. Ve MMORPG türü online oyunlarda para biriktirerek bu parayı gerçek para karşılığı başka insanlara satmak demektir. Gold farming her oyunda yasaktır. Ama dünya genelinde bir çok oyunda yapıldığı bilinmektedir. Çin ve Güneydoğu Asya ülkeleri başta olmak üzere dünya genelinde yapılmaktadır. Ülkemizde de bir kaç oyunun parasının gerçek para karşılığı satıldığı herkes tarafından bilinen bir gerçektir.


Ülkemizde uzun yıllardır Knight Online, Metin 2 ve Silkroad Online da gold farming yapılmaktadır. Hatta bu oyunları oynayan oyuncularda "Eğer oyuna para yatırmazsam hiç zevki çıkmaz" düşüncesi hakimdir. Bu oyunların ortak yanları çok fazla kişinin oynaması ve oyunun içerisindeki item düzeylerinin yüksek olmasıdır. Bu yüzden para karşılığı oyun parası almak isteyen ve satmak isteyen kişiler doğal olarak türemiştir. Oyun parası kasarak ev geçindiren kişilerin varlığı da bir gerçektir.

Gold farming bir değişik versiyonu da para kasma amacı gütmeden oyundaki karakterinizi geliştirmek sonra ise oyunu bıraktığınız zaman veya daha iyi bir eşyaya sahip olduğunuz zaman eşyalarınızı satmaktır. Ayrıca eskisi kadar olmasa da hala daha yüksek seviyeli karakterlerin alıcısı vardır. Bu yöntemlerle de para kazanmak mümkündür.

Gold farming yapabilmek için ilk başta ihtiyacınız olan iki şey var. İlki gold farming yapmaya uygun yani çok kişinin oynadığı ve parasına isteğin olduğu bir oyun belirlemek. İkincisi ise o oyunun kurdu olmak. Çünkü oyunu herkes oynar ama hangi paranın en iyi kasıldığı yöntemleri, slotları bilmeden ve levelinizi ve itemlerinizi az da olsa geliştirmeden gold farming yapmanız düşünülemez. Sonra ise kafanızdan gold farming'i nasıl yapacağınızın planını yaparak oyun parası kazanmaya başlayabilirsiniz.

Türkiye'de gold farming yapılan en bilindik oyunlarda yapanların nasıl yaptığına bakacak olursak:
Metin 2'de hile ile herkes az miktarda da olsa gold farming yaparak günde bir kaç lira kazanabilir. Knight Online'da şu an gold farming yapmanın en iyi yolu pazar yapmaktır. Çünkü Knight Online'da iki çeşit pazar türü vardır. Bunlar alım pazarı ve satım pazarı. Bu uygulama ticaret ile para kasmak için biçilmiş kaftandır. Alım pazarı kurarak ucuza çabuk satılan itemler alarak satım pazarıyla satarak zahmetsiz para kazanabilirsiniz. (Not: Knight'ın şu anki durumunu bilmiyorum) Silkroad Online'da da yine hile ile güzel paralar kazanılabildiğini duydum. Bunun için 32 client açabilecek iyi bir bilgisayarınızın olması ve paralı hile almanız lazımmış.

Ben önceden bir kaç kere gold farming yapmayı denedim. Gold farming göründüğü kadar kolay bir iş değil. İlk başta Knight Online oynarken paraya ihtiyacım olduğunda chardaki itemleri arkadaşlarıma para ile satıyordum. Bir kere de online oyun parası alan ve satan bir siteye biriktirdiğim paraları sattım. Çok az miktarda para biriktire bilmiştim (20 Lira kadar). Geçen sene tekrardan Knight'ta gold farming yapmaya başladım. Tekrardan 20 Lira tutarında para biriktirmiştim ki hile kullanmama rağmen hile kullanmak suçundan banlandım. Ticket atmak istedim haliyle. Lakin ticket atmak için oyuna para yüklemek lazımmış. Böyle akıl almaz bir müşteri ilişkileri olduğu için kızarak şansımı Metin 2'de denemeye karar verdim. Metin 2 Knight'ın aksine özgürlüklerin bol olduğu bir oyun olduğu için bir sürü karakter açtım. Ve tabi ki hile kullanarak aynı anda 2 karakterle yang kasmaya başladım. Metin 2'de de 20 Lira kazandıktan sonra onu da bıraktım. Çünkü durmadan karakter ölmüş mü kalmış mı diye bakmaktan sıkıldım. Şu anda hiç bir oyunda gold farming yapmıyorum. Bu yazıda sizlere gold farmingi ve ülkemizdeki gold farming yöntemlerini kendi tecrübelerimi de katarak anlatmak istedim. Umarım beğenmişsinizdir.

20 Nisan 2016 Çarşamba

Aramda En Çok Sevdiğim 5 Şampiyon (League of Legends)

League of Legends oyununda her zaman açık olan 3 harita bulunmakta. Bunlardan en bilineni sihirdar vadisi, ikinci en fazla bilineni sonsuz uçurum, en az bilineni ise uğursuz koruluk. Önceden bir de kristal kayalık vardı. Aram sonsuz uçurum da 5'e 5 takımlarla oynanan bir oyun modu. Bu oyun modunun en büyük özellikleri şampiyonların rastgele seçilmesi ve ölmeden item alamamanız. Ayrıca oyun başlamadan önce size gelen şampiyonu beğenmediyseniz zar atarak kullanabileceğiniz rastgele bir şampiyonla değiştirebilirsiniz. Veya takımınızdaki başka biriyle takas edebilirsiniz (Tabi kabul ederse). Bu haritada tek bir koridor olduğu için sürekli takım savaşı halindesiniz. Bu da bu modun en çekici kılan yanı. Ayrıca tarafsız yaratıklar yoktur ve oyun sihirdar vadisine göre daha çabuk biter.

Ana konumuza gelecek olursak aramdaki en iyi şampiyonlar alan etkili skillere sahip şampiyonlar, tank şampiyonlar ve nişancı şampiyonlardır. Bu şampiyonlardan benim en çok hoşuma gidenler:


Lux: E ve R skilleri alan etkili olduğundan aramdaki en güçlü şampiyonlardandır. Ayrıca Q'sunu kalabalığa attığınız da iki düşman şampiyonunu aynı anda dondurabilirsiniz. Ultisi kaçan şampiyonları avlamak için bire birdir. Ama ultiyi 1 kill için değil de düşman tesbih gibi bir sıraya dizildiği zaman kullanmak daha makbuldür.


Veigar: E skilli sayesinde aramdaki tartışılmasız en iyi şampiyonların başında gelir. Bu skil ile alanı stunlayabilirsiniz. Ayrıca Q skilliyle öldürdüğünüz her şampiyon veya minyon yetenek gücünüzü artırır.


Fiddlesticks: E skilli düşmandan düşmana seker ve ultisi eğer iyi kullanılabilirse penta aldırır. Ultiyi doğru yerde kullanarak 1 vs 4 hatta 1 vs 5 bile yapabilirsiniz. Ultiden en iyi şekilde faydalanmak veya diğer bir değişle kaçanı kovalamak için kesinlikle kar topu ile oyuna girin. Ama biraz şansa bakıyor bu şampiyon.


Malphite: E ve R skilleri alan etkilidir. Fazla bir alana etki etmeseler de Aramın küçük bir harita olmasından dolayı çok faydalıdır bu skiller. Ayrıca tank olduğu için kolay kolay ölmez.


Amumu: Q'su ve ultisi donduruyor. Ultisi çok büyük bir alana etki eder bu yüzden uygun anı bekleyerek atılan ultiler oyunu döndürebilir.

19 Nisan 2016 Salı

Karınca & Komünizm Karikatürü

Yıllar önce çizdiğim karınca karikatürüm. Bu karikatürde karınca kolonilerinin komünist toplumlara benzediğini hatta geçmişteki komünist ülkelerden çok daha fazla komünist olduğunu, Sovyetlerin Coca Cola ve hamburger yüzünden dağıldığı teziyle birleştirerek anlatmak istedim.


Bu çizdiğim ilk karikatür. Renklendirmesini daha yeni yaptım. Tarayıcı olmadığından dolayı telefonla fotoğrafını çekmek zorunda kaldım. Bu yüzden doğru düzgün renklendiremedim. Hatta arka planı beyaz yapınca antenler silindi bilgisayarda tekrar çizmek zorunda kaldım.

Yazma ve çizme aşamasını sizlerle paylaşmazsam olmaz. Gerçi Türkiye gibi bir tüketim toplumunda üretime ilgi duyan kişi sayısı çok az. Bu çizim sayesinde öğrendim ki karikatürde en önemli şey karikatüre dönüştürebileceğiniz bir fikir bulmak. Çizmesi en basit şey. Eğer çizime eliniz biraz olsun yatkınsa kolaylıkla profesyonel (yani bu işten para kazanan) karikatüristleri aratmayacak şekilde çizebileceğinize inanıyorum. Bunu çizerken yaptığım şey internetten karınca karikatürleri bularak hoşuma giden 2-3 karikatüre bakarak kendimden bir şeyler katarak bir karınca çizmek oldu. Bu iş mürekkeplemesiyle birlikte yarım saat aldı sadece.  Ama bu karikatürden sonra 2-3 yıldır başka karikatür çizemedim çünkü karikatür olacak iyi bir fikir bulamadım.

18 Nisan 2016 Pazartesi

Webtoon Tr

Webtoon Tr, benim tarafımdan yaklaşık 3 yıl önce açılmış ve Türk halkına webtoonları tanıtmayı ve sevdirmeyi amaçlayan bir topluluk. 3 Yıl boyunca 10'a yakın kişi ekibe katılmış olmasına rağmen şu an tek aktif olan kişi benim. Webtoon Tr, Blogger ve Facebook üzerinden gönüllü olarak hizmet sunuyor. İçeriğimizin odağında tabiki de webtoonlar var.


Webtoon Tr'yi anlamak için ilk başta webtoon'un anlamını, ne olduğunu bilmek lazım. Webtoon'un ne olduğunu Webtoon Tr'de yazdığım Webtoon Nedir? isimli yazıdan öğrenebilirsiniz. Facebook sayfamız da webtoonlarla ilgili haber, yazı, resim gibi şeyler paylaşıyoruz. Blogda ise webtoon tanıtımları, webtoon portalları tanıtımları, webtoon çeviri gruplarının listesi, webtoonların listeleri, webtoon haberleri gibi çok çeşitli konularda paylaşımlarda bulunuyoruz.

Tek başıma olmam çabuk sıkılmama neden oluyor. Bu yüzden blog da Facebook sayfası da fazla içeriğe sahip değil. Yine de elimden geldiğince yaptığım araştırmalar ve okuduğum webtoonlardan elde ettiğim bilgileri sizlerle paylaşmaya devam ediyorum. Ayrıca webtoon okurlarının işlerini kolaylaştıracak listeler hazırlıyorum.

Webtoon Tr blog adresi: http://webtoontr.blogspot.com.tr/
Webtoon Tr Facebook adresi: https://www.facebook.com/webtoontr

17 Nisan 2016 Pazar

Only Webtoon

Yaklaşık bir yıl önce çevirmenlik, editörlük ve co-adminlik yaptığım Aniourya Fansub ne yazıkki kapandı. Ama ben orada vakit buldukça tek başıma çevirip editlediğim Useful Good-for-Nothing isimli webtoonu çevirmeye devam etmek istediğimden dolayı tek başıma bir blog açarak çeviriye devam etme kararı aldım. Bu nedenle Only Webtoon'u kurdum.

Hiç bir zaman bir sürü çevirmen ve editörle kalabalık bir çeviri topluluğunu yönetmek gibi bir düşüncem olmadı. Zaten nerede çokluk orada b.kluk demiş atalarımız. Bu yüzden sadece bana çeviride veya editlemede az da olsa yardım edecek kişiler arıyordum. Bu arayışım bir kaç ay önce gerçekleşti ve bir çevirmen arkadaşımız Only Webtoon'a katılarak yardım etmeye başladı. O da benim gibi çeviri işini yavaştan aldığından ve benim bu bir kaç aylık süre de çeviri namına bir şey yapmamamdan ötürü uzun süredir inaktif bir görünüm çiziyorduk. Ama bir kaç gün önce çevirmen arkadaş bana çevirdiği bölümü attı. Ben de o bölümden bir önceki bölümü çevirmiştim. Hali hazırda çevirisi elimde bulunana 2 bölümü editlemeye başladım bende. Yakın bir zamanda tekrardan aktif olacağız.

Projelerimiz:

Webtoon:
Useful Good-for-Nothing

Web Novel:
Noblesse S (Çevirisi durdu)

Geçtiğimiz yaz light novel okumayı alışkanlık haline getirmiştim. Günde ortalama 2 cilt light novel okuyordum. Türkiye'de daha yeni yeni light novellar çevrilmeye başladığından benim de Türk light novel okuruna bir katkım olsun diye light novel çevirmeye başladım. Ayrıca o sıralar bilgisayarım bozuk olduğundan webtoon editliyemiyordum bu yüzden sadece yazıdan oluşan light novel'a giriş yapmak için iyi bir fırsat doğmuştu. Ama hüsranla sonuçlandı. Çevirmek için seçtiğim Noblesse S'in dili çok ağırdı bu yüzden ilk bölümünün %10'unu ilk günkü aşkla çevirdim ama gerisini getiremedim.

Blog Adresi: http://onlywebtoon.blogspot.com.tr/

16 Nisan 2016 Cumartesi

League of Legends'ın Zararları

League of Legends, genç, yetişkin bir çok kişinin oynadığı bir oyun. Ben de yıllardır League of Legends oynuyorum. Ama bir çok defa oynamayı bırakıp tekrar başladım. Oyuna her defasında tekrardan başlamamın nedeni çevremde League of Legends oynayan bir sürü insanın olması. Hadi gel birlikte bir kaç oyun atak deyince bu insanlar kıramıyorum haliyle. Zaten League of Legends arkadaşlarınla oynayınca daha zevkli olan bir oyun. Özellikle de aynı odada 5 kişi birlikte oynuyorsanız.


Bu yazıyı yazmak amacım zaman zaman League of Legends oynamayı bırakmamın nedenlerini anlatmak. Bilgisayar oyunlarının asıl amacı boş vakitlerinizi öldürmektir. Boş vakit dediğimiz kavram tamamen bizim oluşturduğumuz bir kavramdır. Boş vakit diye bir şey yoktur aslında. Harcanan zaman geri gelmez. Harcadığımız bu değerli zamanı oyun oynamak yerine çok daha iyi bir şekilde değerlendirebiliriz. Nasıl değerlendireceğiniz tamamen size kalmış. Yani kısaca League of Legends'in en büyük zararı zamanımızın boşa harcanması. İşten veya okuldan sonra günde bir bölümden bir şey olmaz diye düşünmeyin. Çünkü League of Legends tarzı oyunlarda bu düşünceyle bir oyun attıktan sonra gerisi çorap söküğü gibi geliyor. Özellikle ilk oyunu kaybettiyseniz kazanana kadar oynayayım bırakacağım diyorsunuz. Kazandığınız zaman ise bu oyun çok iyiydi bir oyun daha atıyım bari diye düşünüyorsunuz. Ve bu böyle sürüp gidiyor. Taki saate bakıp da saatlerinizi oyunda boşa harcadığınızı fark edene kadar. En azından benim başıma bunlar geliyordu. Ayrıca zamanımı nasıl değerlendireceğimi planlarken fark ettim ki League of Legends oynamaktan daha iyi aktivitelerle zamanımı değerlendirebilecekken amaçsızca League of Legends oynuyorum.

League of Legends'in bir diğer kötü yanı da takım çalışması temelli olduğu için ve biz Türklerin takım çalışmasından anlamadığı için oluşan sinir, stres. Bu bende çok fazla yok. Ama bir arkadaşım League of Legends oynarken ettiği küfürler karşı ki apartmandan duyulur. O derece sinirleniyor yani. Bir oyun için bu kadar sinirlenmeye ve stres yapmaya değer mi? Değmez tabi ki.

Başka zararları da olabilir ama League of Legends ve benzeri oyunlardaki en büyük zararlar zamanınızın boşa gitmesi ve yaptığınız sinir strestir. Özellikle yaşı küçük olan kişiler başta olmak üzere her kesin bir an önce League of Legends oynayarak geçirdiği zamanı minimize etmesini yapamıyorlarsa League of Legends oynamayı bırakmalarını tavsiye ederim.

Açılış Yazısı

Merhaba bu yazıyı okuyan muhterem kişiler. Bu yazıyı yazmanın yegane sebebi size bu blogla ilgili bilgiler vermek. Bir kaç gündür aktif olarak bir şeyler yazıp paylaşıyorum. Bundan sonra da inşallah sizlerle bir şeyler paylaşmaya devam edeceğim. Özetle bu blog kişisel bir blog ve ben bu blogda ilgilendiğim her türlü konuda kendimi ifade etmek ve sizlere duygu, düşünce ve bilgilerimi aktarmak istiyorum.

Bu blogu tekrar gün yüzüne çıkarmamın en büyük nedeni bilgi birikimi ve yeteneklerimi değerlendirerek ürettiğim envai çeşit şeyleri sizlerle paylaşarak sizlerinde faydalanmanızı sağlamak. Çizim olarak bu blogta fanartlarım, karakter tasarımlarım, diğer çizimlerim, hatta karikatür ve hüsranla son bulan eski çizgi roman denemelerimi paylaşmayı düşünüyorum. Belki nasıl çizilir, nasıl yazılır tarzı yazı serileri de yazabilirim. Ayrıca bir çok konuda bilgiliyim. Mesela tarih, ülkeler (bölgeler) coğrafyası, politika bunlardan en ön plana çıkanlar. Bunların  yanında ilgi duyduğum manga, webtoon, uzak doğu kültürü gibi şeyler hakkında da bir şeyler paylaşmak istiyorum. Mesela yakın bir zamanda (fiziki) manga ve anime arşivimdeki parçaları sizlere tanıtmayı planlıyorum. Ayrıca uğraşmakta olduğum projeler hakkında da bilgiler paylaşmak gayesindeyim. Nihayetinde her insan bir sürü şeye az veya çok ilgi duyar. Belli mi olur belki gün gelir benim alakamın olmadığı futbol hakkında bile bir şeyler yazabilirim belli olmaz.

Lakin şunu da ekleyeyim nihayetinde ben tembelin tekiyim. Şu sıralar bazı şeyleri düzenli olarak yapmaya başlamama rağmen bazı şeylerden de hala kolaylıkla usanıyorum ve yapmayı bırakıyorum. Bu bloga yazı yazmayı rutin hale getirmeyi amaçlıyorum. İnşallah bu planımda başarılı olacağım.

Bu saçma yazıyı okuduğunuz için hepinize teşekkürler...

15 Nisan 2016 Cuma

Bitcoin Nedir? & Kolay Bitcoin Kazanma Yolları

Bitcoin'i kendime göre hiç bir teknik detayına girmeden tanımlamak istiyorum. Kısaca Bitcoin sanal bir paradır. Bitcoin dolar, lira gibi bir para birimi olduğu gibi aynı zamanda Paypal, kredi kartı gibi bir para transfer yöntemidir. Bitcoin kullanmak için bir cüzdan ve Bitcon'e sahip olmanız lazım. PC işletim sistemleri ve akıllı telefon işletim sistemleri için bir çok Bitcoin cüzdanı mevcuttur. Bunların dışında cüzdan hizmeti veren internet sitelerine kayıt olarak da bir cüzdan oluşturabilirsiniz. Türk Lirası veya dolar ile Bitcoin satın alabileceğiniz gibi aşağıda anlatacağım yöntemlerle de Bitcoin kazanabilirsiniz.


Aşağıda Bitcoin kazanma yöntemlerini açıklarken kazanabileceğiniz Bitcoin miktarının Satoshi olarak karşılıklarını yazacağım. Bu yüzden Satoshi'nin ne olduğunu açıklamamda fayda var. Satoshi Bitcoin'in en küçük alt birimidir. 1 Satoshi 0.00000001 Bitcoin'e eşittir.

Kolay Bitcoin Kazanma Yolları:
1. Faucetler
Faucet Türkçe'de musluk anlamına gelmektedir. Musluk siteleri Bitcoin'le ilk tanışanların fazla bir bilgiye sahip olmadan kolaylıkla Bitcoin kazanabilecekleri yegane yöntemdir. Musluk siteleri direk olarak sizin cüzdanınıza ödeme yapabileceği gibi Faucet Box gibi bir aracı sisteme aktararak ödeme limitini geçtiğinizde cüzdanınıza Bitcoin'lerinizin gönderilmesi şeklinde de ödeme yapabilirler. Faucetler ortalama 100 satoshi yani 0.1 kuruş gibi çok az bir miktar kazandırır. Bu yüzden ben de dahil bir çok kişi tarafından zaman kaybı olarak görülür. Ama ilk Bitcoin'lerinizi elde ederek Bitcoin'in nasıl bir şey olduğunu nasıl alınıp, nasıl gönderildiğini, nerelerde harcanabileceğini veya değerlendirilebileceğini öğrenmeniz için Faucetler biçilmiş kaftandır.

2. Bitcoin Talk Forumu İmza Kampanyaları
Bitcoin ile ilk tanışmanızın hemen ardından Bitcoin Talk isimli Bitcoin'in resmi forumuna göz atmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Bu forum oldukça kalabalık bir Bitcoin kullanıcısını barındırdığından bir çok girişimci forumdaki hesabınıza ait imzanızda reklamlarını yapmanız karşılığında size Faucetlerde harcadığınız zamandan daha az zaman harcayarak daha çok Bitcoin kazanmanıza olanak sunuyor. Bunun için foruma üye olmanız sonrasında ise arada sırada mesaj atarak üye rankınızın Jr. Member olmasını sağlamanız yeterli. Sonrasında bir imza kampanyası belirleyerek ona kayıt oluyorsunuz. Bu yöntem ile attığınız mesaj başı en az 7.000 Satoshi kazanırsınız.

3. Bitcoin Talk Forumu Küçük İşler
Bitcoin Talk forumunda özellikle Services ve Gambling bölümlerinde "Şu siteye referansım olarak üye olana 0.05$ karşılığında Bitcoin" tarzı konuları takip ederek bu küçük işler karşılığı az da olsa Bitcoin kazanabilirsiniz.

Yukarıdaki bütün yöntemler size sadece ufak miktarlarda Bitcoin kazandırır. Başlıkta ne yazıyor "Kolay" kolay işler ucuz işlerdir. Kusura bakmayın ama ne kadar ekmek o kadar köfte. Bitcoin sayesinde zengin olabilirsiniz veya hayatınızı sadece Bitcoin sayesinde geçirebilirsiniz. Ama bu kolay işlerle bunların hiç birini yapamazsınız. Ama belki bu yöntemleri uygularken kazanacağınız tecrübe sizin ilerleyen zamanlarda oldukça fazla para kazanmanıza vesile olur.

14 Nisan 2016 Perşembe

Güzel Bir Kız Çizerken Nasıl Kezban'a Dönüştürülür

Çizdiğim kız bu (yani kezban). Buraya referans aldığım resmi de koyabilmeyi isterdim. Ama yazın bilgisayarıma format atınca kayboldu, Google'da da bulamadım. İki kelime ile anlatacak olursam eğer; Çok güzeldi. Çekik gözlü bir kızdı. Hatta Google görsellere "asian short hair girl" yazarak bulmuştum. Çizmeye ilk başta verdiği pozu değiştirerek başladım. Sonrasında anatomisini kendimin belirlediği poza uygun şekilde çizdim. Her şey çok iyi gidiyordu. Derken yüzüne geldim. Aslında anime tarzı yüz, göz çiziminde iyiyimdir. Ama bu kez ne denersem deneyeyim fotoğrafına baktığım kızla alakası olmayan üstelik bütün çizimin güzelliğini bir anda dibe düşüren bir yüz çizebildim. En sonunda pes ederek bu halde bıraktım çizimi. Halbuki ne hayallerim vardı...

Netten Para Kazanma Çabalarım

Netten internet siteleri sayesinde para kazanmak yıllar boyunca denediğim ama çeşitli imkansızlıklar ve tembelliğim nedeniyle başarılı olamadığım bir uğraş. Bu uğraşlarımın getirdiği az miktardaki bilgi birikimi sonunda azda olsa para kazanmama vesile oldu. Şu anda 5 blogtan (Bu blog hariç çünkü daha bir şey kazanmadım) günde ortalama 50 kuruş civarı bir para kazanıyorum.

Bunun için kullandığım şeyler:
-Blogger
-Link kısaltma platformları
-Popup reklam platformları
-CPM ve CPC reklam platformları

Blogger bu blogda da kullandığım Google'ın ücretsiz blog servisi. Kullanımı gayet basit ve kullanıcıları bir çok imkan ve özgürlük sunuyor. Blogger ile her kes kolaylıkla bir blog açabilir. Zamanla edineceğiniz tecrübe ile Blogger'da çok iyi bloglar hazırlayabilirsiniz.

Link kısaltma sitelerini sadece indirme linklerinde kullanıyorum. Genellikle Adf.ly ve Link.tl'yi kullanıyorum. Adf.ly'nin Türkiye için kazanç oranları düşük ama uzun süredir kullandığım için hali hazırda kısalttığım linklerin heba olmaması için halen daha kullanmaya devam ediyorum. Şu anda Adf.ly'den günde ortalama 0.03$ kazanıyorum. Şu ana kadar Adf.ly'den 2 defada toplam 12.50$ para çektim. Link.tl'yi Türkiye için kazanç oranları yüksek olması sebebiyle tercih ediyorum. Şu anda Link.tl sayesinde günde ortalama 0.045 Lira kazanıyorum. Şimdiye kadar Link.tl'den hiç para çekmedim.

Popup reklam olarak Popads.net kullanıyorum. Sayımları ve kazançları önceden kullandığım popads reklam platformlarından daha iyi. Şu anda günde ortalama 0.12$ kazanıyorum. Popup reklamlardan nefret etmeme rağmen kullandığım bloglarla aynı kategorilerdeki bütün siteler popup reklam kullandığından dolayı bende kullanıyorum. Şu ana kadar Popads.net'den 2 defada toplam 11$ para çektim.

CPM ve CPC reklamlar olarak şu anda A-ads'ı kullanıyorum. Bitcoin ile ödeme yapan bir reklam platformu. Çok az kazandırıyor. Günde sadece 1 veya 2 kuruş kazanıyorum. Ama bloglarıma girenleri rahatsız etmediğinden ve akmasa da damlasın mantığıyla kullanmaya devam ediyorum. A-ads'dan bu zamana kadar toplamda 70.000 satoshi (her defasında 10.000 satoshi) ödeme aldım.

Sizde blogger'ı ve kullandığım reklam platformlarını kullanarak veya araştırıp alternatif şeyler bularak kolaylıkla hobi olarak bu işle uğraşabilirsiniz. Ama unutmayınki yeni açtığınız bir bloga ilk başlarda kimse gelmez. Ama siz uğraşarak blogu içerikle doldurdukça arama motorlarından sizin blogunuzu bulanların sayısı artacaktır. Bu alanda uğraşmaya başlayacaklara veya zaten uğraşanlara kolaylıklar dilerim.

13 Nisan 2016 Çarşamba

Japonlar Bizden Daha Kötü Durumdayken Nasıl Bu Hale Geldi? Part 1: 2. Dünya Savaşı

"Japonlar ve Almanlar Bizden Daha Kötü Durumdayken Nasıl Bu Hale Geldi?" Milletimizin çok sorduğu ama cevabını hiç bir zaman tam olarak bulamadığı bir sorudur. Biz bütün sorunu siyasilere yıkıyoruz buraya kadar çok da haksız değiliz. Tek atladığımız konu siyasiler kadar halkında günümüzdeki geri kalmış halimizde payı var. Çünkü iş sadece yönetenlerde bitmiyor biz adam gibi adam olsaydık şimdiye kadar bizi yöneten kişiler de adam gibi adam olurdu. Olmasa bile halkın zoruyla hizaya girmek zorunda kalırlardı. Ama ülkemizde tek partili dönemde adı üzerinde tek bir parti diğer görüşleri dinlemeden tek başına yönetti. Sonrasında ise seçimlerde oy alabilmek için cahil halkın istekleri çerçevesinde insanlığın binlerce yıllık bilgi birikimiyle elde ettiği olgulara, evrensel değerlere ters icraatlarda bulunan yöneticilerimiz oldu. Yani ilk çok partili seçimin yapıldığı 1946 yılından bu yana ülke halkın cahil çoğunluğunun istediği şekilde yönetildi bir nevi.

Ama ben başlıktaki sorunun cevabını sadece ülkemizin geçmiş ve şimdiki politikacılarını eleştirmek yerine kültürüyle çok haşır neşir olduğum Japonya ve Tayvan ile ülkemizin tarihlerini, uyguladıkları politikaları, ekonomik ve kültürel farklılıklarını ortaya sererek anlatmak istiyorum. Japonya 2.Dünya Savaşı öncesi ve savaş sırasında teknolojik, ekonomik, kültürel olarak çok gelişmiş bir ülke değildi. Bu son cümleye bazı cahiller karşı çıkabilir bu yüzden bu cümleyi açacağım. Eğer iki dünya savaşı arasını konu alan Japon yapımı film, dizi, anime, manga veya romanları okursanız Japonların batıya hayranlıkla baktıklarını görürsünüz. Japonların sömürgeleri, fabrikaları, demir yolları, savaş gemileri, uçakları oldukça çoktu ama İngiltere, Fransa, ABD, Almanya, Sovyetler gibi ülkelerle kıyaslanamayacak kadar azdı ve teknolojik olarak bu ülkelerin gerisinden geliyorlardı. 2. Dünya savaşında inanılmaz bir şekilde bütün dünyaya kafa tutmalarını sağlayan şey yıllardır bütün uzak doğuyu işgal etme gayesiyle top yekün hazırlanmalarıydı. Orta okul ve lise öğrencilerine derste atış talimleri yaptırılıyormuş o derece bir seferberlikle savaşa girmişler. Savaş sırasında ise ilk başta ani baskınlarla Amerikan ve İngiliz donanmalarını saf dışı bırakmalarının etkisiyle pasifik adalarından Hindistan'a, Sahalin Adası'ndan Mercan Adaları'na kadar olan oldukça büyük bir bölgeyi ele geçirmeyi başarabilmişler.


Ama Japon İmparatorluğunun dünyanın gelmiş geçmiş en büyük yüz ölçümüne sahip ilk 10 ülkesi arasına sokan bu büyük toprakları, sadece bir kaç sene ellerinde tuta bilmişler. Havai'de yok ettikleri Amerikan donanması ve Avustralya donanması güney pasifikte ilk başta hızlarını yavaşlatmış sonra ise Japonları geri çekilmek zorunda bırakmış. Japonlar savaşın yönünün düşmandan yana döndüğünü görünce hemen hücum konumundaki ordularını savunma konumuna getirmiş hatta işgal ettikleri bazı topraklardan çok fazla asker kaybetmeyi göze alamayıp geri çekilmişler. Savaş Avrupa'da son hız sürerken pasifik cephesine önem verilmemesini fırsat bilen Japonlar mevcut topraklarını Müttefikler Normandiya çıkartmasını yapıp büyük ilerleme kaydederek rahatlayana kadar korumayı başarmış. Amaç tabiki de Almanya yenildikten sonra yapılacak barış görüşmelerinde bu toprakların çoğunu koparmaya çalışmak. Ama Amerika pasifik cephesine daha çok asker ve filo göndermeye başlayınca geri kalmış Japon teknolojisi ve ekonomisi dayanamayarak Filipinler, Yeni Gine ve Guam gibi bazı pasifik adalarından geri çekilmeye başlamış. Ama bizim atalarımız Çanakkale başta olmak üzere bir sürü cephede nasıl düşmanla ölümümüz pahasına savaşmışsak Japonlarda "Ölün ama geri çekilmeyin" tarzı emirlerle ve milliyetçi propagandaların etkisiyle savaştırıldığı için Amerika bir sürü askerini ve zamanını kaybetmesine rağmen biraz önce adlarını saydığım bölgeleri bile tam olarak ele geçirememiş.

Her şey Japonların istediği gibi giderken batıda Almanya'nın yenileceği tamamen kesinleşmiş. Bunun üzerine Amerika, Sovyetler ve İngiltere birleşerek plan yapmaya başlamışlar. Güneyden yaptıkları saldırılarla veya Çinlileri destekleyerek Japonları anca yıprattıklarını bu şekilde savaşın onlarca yıl sürebileceğini direk Japonya'yı vurmaları gerektiğini kararlaştırmışlar. Bu yüzden Japonya'yı işgal için bir sürü plan yapmışlar. Bu planlardan uygunlanmak istenen ilki Sovyetlerin Mançurya ve Kore'yi, Amerikanın Ryukyu Adalarını alması bu sayede Japonya'nın sömürgeleriyle iletişiminin kesilmesi ve aldıkları yerleri Japonya'yı güneyden işgal etmek için üs olarak kullanmaktı. Ama Sovyetler Marçurya'da ilerleme kaydedemedi. Amerika Okinawa'ya çıktı ama kamikazeler sayesinde çok büyük kayıplar verdi. Bu yüzden Amerikalılar başka bir stratejiyi daha devreye koymaya karar verdi. Bu plan şu an Ogasawara'ya bağlı olan Okyanusya kıtasındaki şu an da Japonya'ya bağlı olan adaları alarak bu adaları kullanarak Japon şehirlerini bombardımana tutup Japonya'ların ana adalarında cephe açmak bu sayede Japonların gücünü azaltmak ve Japonya işgaline hazırlık yapmak. Bu plan müttefiklerin Pasifik cephesinde başarılı olan tek planı. Hatta bu sayede Japonya savaşı kaybediyor. Zaten bir çok cephede savaşan Japonlar ana vatanlarının bombalanması karşısında çaresiz kalmış. Tokyo'da dahil olmak üzere bir çok şehirleri defalarca bombalanmış ve on binlerce Japon hayatını kaybetmiş. Artık Japonlar gök yüzünde uçan bombardıman uçaklarına alışmaya başladığı bir anda atılan atom bombaları savaşa son noktayı koymuş. Koca Japon İmparatorluğu 2 bomba sayesinde şu anki Japonya'dan da daha küçük hale gelmiş ve Amerika, Sovyetler, İngiltere, Çin Cumhuriyeti (Tayvan) tarafından işgal edilmiş.


Konuyla alakasız olan 2. Dünya savaşını anlatmamın tek bir nedeni var. Bilgisi kıt olanlar Japonya'yı o kadar çok abartıyorlarki sanırsınız Amerika atom bombası atmasa savaşı Japonya kazanacaktı. Müttefikler Japonya'yı kesinlikle yeneceklerini biliyordu. Ama Japonların yenilmesi çok fazla zaman alacağı ve müttefiklerin savaşın ülkelerindeki etkilerini bir an önce gidermek istemeleri (Birde 6 yıldır savaşmaktan yorulmaları) yüzünden Amerika Japonya'ya atom bombası attı. Japonya için en iyi senaryo barış anlaşması imzalayarak işgal ettikleri bazı toprakları kurtarmaktı. Pasifik cephesinde Japon üstünlüğü 2-3 yıl sürmüştür. Savaşın son 2 yılında ise Japonya Amerikan donanmasının ilerlemesini durduramayıp kamikaze saldırılarına başvurmuştur. O kadar çok kamikaze saldırısı yapmışlardırki en sonunda pilot bulmakta sıkıntı çekince Almanların geliştirdiği kusurlu füzeleri modifiye ederek kontrol etmesi kolay uçak füze arası bir şeye dönüştürerek bu sorunu bir nebze çözmüşlerdir.

Sonuç olarak Japonya'da bizim gibi bir dünya savaşından yenik çıkmış, işgale uğramıştır. Savaşın etkileri yenik taraf olan Japonya ve Türkiye'de uzun süre gitmemiş, iki ülkede genç erkek neslini kaybetmiştir. Savaş öncesi dünyanın en güçlü ülkeleri arasında gösterilirken iki ülke de savaş sonrası yıllarca yoksulluk çekmiştir. Ama Japonya'nın yaşam standartları Avrupa Birliği ortalamasının üstünde iken biz hala gelişmekte olan bir ülkeyiz. Bunun nedeni sorgulamaya bir sonraki yazılarda devam edeceğim.

Ek:
Tayvan'ın tarihine de kısa olarak göz atmakta fayda var. Çünkü Japonya'yı incelerken Tayvan'dan da örnekler vermeyi düşünüyorum. Tayvan olarak bildiğimiz ülke asıl adı Çin Cumhuriyetidir. 1949 yılında Çin iç savaşını komünistlerin kazanması sonucu milliyetçi Çinlilerin bir kısmı Tayvan adasına gelerek Çin Cumhuriyeti'nin varlığını bu adada sürdürmüştür. Uzun süre Çin ile sıcak ve soğuk çatışmalara girmiştir. İlk başlarda batı blogu Tayvan'ı Çin'in ana vatanının hakimi olarak tanımış ve desteklemiş ama Çin Halk Cumhuriyeti Birleşmiş Milletlere katılınca Tavyan çıkarılmış ve bir çok ülke tanımaktan vaz geçmiştir. Şu an K.K.T.C. gibi az sayıdaki ülkenin tanıdığı defakto bir ülkedir. Buna rağmen Türkiye'nin ihracatının 2 katı kadar ihracatı vardır. Üstelik bizim aksimize cari açıkları yoktur cari fazlaları vardır. Yaşam standartları Japonya ile yarışmaktadır. Eğitim alanında dünyanın en başarılı ülkelerinden başında gelir. 22 milyon nüfusuna rağmen dünyaca ünlü bir sürü elektronik markası çıkarmıştır. Halbuki 1949 yılında Tayvan'ın asıl sakinleri biz burada açlıktan ölüyoruz ana kıtadan gelen 1 milyon kişi daha bize eklenirse halimiz ne olur diye isyan ediyorlardı.