Uzun süre önce çizdiğim ve çizmeye başladıktan kısa bir süre sonra beğenmeyerek yarım bıraktığım mangadan bir sayfa.
2 Sayfa olacak şekilde senaryoyu yazmıştım. Ama çizerken senaryo çok saçma geldi. Kendimi olabildiğince kısa bir manga yapmaya odakladığım için berbat bir şey ortaya çıkacaktı. Ben de bıraktım çizmeyi.
Özetle hikaye şu şekilde: iki lisenin bayanlar futbol takımı arasında bir maçta geçiyor olay. Maçı 2. panelde gördüğünüz ana karakterimizin takımı bir fark ile kazanıyor. Ama ana karakterimiz çok kötü bir kaleci. Zaten yedekteyken as kaleci sakatlandığı için oyuna girmiş. Son dakikada rakip takım bir atak gerçekleştiriyor. Bizimkiler ne kadar önlemeye çalışsalar da başarılı olamıyorlar ve golü yiyorlar. Ana karakter ağlamaya başlıyor. "Hepiniz aylardır bu maç için çalışıyordunuz. Benim beceriksizliğim yüzünden hayalleriniz mahvoldu" filan diyor. Takım arkadaşları yanına gelip onu sakinleştirmeye çalışıyor. "Senin suçun değil...." Falan filan bitiyor öyle işte. Senaryosunu yazdığım kağıdı bulamıyorum. Bulabilsem direk senaryosunu yazacaktım.
Sonradan beğenmeyerek yarım bıraktım. Zaten çizimlerde de fazla tecrübem olmadığı için bir sürü hata yapmıştım. Görselde de görünüyor bu hatalar. Her ne kadar bakın bu benim yaptığım manga diye gösteremesem de cümle aleme, özellikle çizim konusunda bana çok şey kattı bu manga.
30 Mart 2017 Perşembe
21 Mart 2017 Salı
Çorum Spor Ne Alemde?
Bugün çevremdeki kişiler kapandı dediği için kapandığını düşündüğüm Çorum Spor'un kapanmadığını öğrendim. Ve kendimden utandım. Futbol ile Beşiktaş'ın Avrupa'daki maçları haricinde ilgilenmiyordum. Çorum Belediye Spor'a da hiç ısınamadım.
Neyse lafı fazla uzatmayım. Çoğu kişi benim gibi Çorum Spor'u kapandı biliyordur. Ve hangi ligde olduğunu vb. bilmiyordur. Çorum Spor geçen sene düşebileceği en alt lige düşmüş. Şu an Çorum Spor, 2. Amatör B Grubunda mücadele veriyor. Şimdiye kadar yaptığı 2 maçın 2'sini de yenmiş olmasına rağmen averajı düşük olduğu için Bayat Belediye Gençlik Spor'un ardından 2. sırayı almış.
Çorum Spor'un oynadığı maçlar şu şekilde:
5 Mart 2017 Pazar : 15.00 : Mimar Sinan : Çorum Spor 1-0 Mecitözü Spor
19 Mart 2017 Pazar : 14.00 : Uğurludağ : Uğurludağ Bld. Spor 1-3 Çorum Spor
Çorum Spor'un tekrar 1. Amatöre çıkabilmesi için ligi 1. olarak bitirmesi lazım.
2. Amatör B Grubunda puan durumu şu şekilde:
Çorum Spor'un sonraki maçı ise:
26 Mart 2017 Pazar | 14.00 | Mimar Sinan Sahası | Çorum Spor - Kargı Gücü Spor
Düşenin dostu olmaz derler ya bu durum Çorum Spor için de geçerli. Amatöre düştü düşeli ne gazeteler, yerel kanallar haberini yaptı, ne de facebook da 42 bin 500 kişinin beğendiği facebook sayfasından maça davet etmelerine rağmen yirmi kişi filan maçlara geliyormuş. O yüzden Çorum Spor'u takip edebileceğiniz çok fazla yer yok. Bu yüzden sizlere bir link listesi yaptım.
Çorum Spor Facebook Sayfası
Amatör Futbol 2. Amatör B Grubu
Türkiye Futbol Federasyonu Çorum İl Temsilciliği 2. Amatör Küme Büyükler Ligi Fikstür
Türkiye Futbol Federasyonu Çorum İl Temsilciliği 2. Amatör Küme Büyükler Ligi Puan Durumu
Puan durumu ve fikstüre bakarken haftayı seçmeyi unutmayın sakın. Şu an 2. hafta bitti, hafta sonu 3. hafta maçları oynanacak.
Buradan da kadro listesine ulaşabilirsiniz
Süngükaya Adası (İzmir / Çeşme) [Genel Bilgiler]
Kordinatlar: 38°17'35.2"N 26°11'42.1"E
Yüzölçümü: ~0.02146 km2 / ~21.460 m2 (yaklaşık olarak)
Google haritalar ile hesapladığımda 18.601 m2 olarak hesapladım. Ama ada ile ilgili çıkan haberlerde 21.460 metre kare yazdığı için bu değeri kullandım. Ayrıca bu ölçümü yaparken (yine tahmini) toplam sahil uzunluğunu da hesapladım.
Sahil Uzunluğu: ~593 metre (Yaklaşık)
Nüfus: ? (Muhtemelen 0)
Hakimiyet: Türkiye
Genel Özellikleri:
Süngükaya Adası, İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı bir adacıktır. Batısında Yunanistan'ın Sakız adası, doğusunda Boğaz Adası (Türkiye) ve Batı Burnu, yani Anadolu toprakları yer almaktadır. Ayrıca güney doğusunda da Ak Burun (Beyaz Burun) yer almaktadır. Ada sakız boğazının en dar yerinde ve boğazın tam ortasında yer almaktadır.
Süngükaya Adası, Sakız Adası'na 3,7 km / 2,3 mil uzaklıktadır. Başka bir Türk adası olan Boğaz Ada'ya 1 km, Anadolu sahillerine ise 3,25 km / 2 mil uzaklıktadır. (Uzunluklar yaklaşık değerlerdir.)
Süngükaya Adası, Sakız Adası ve Çeşme'den Güney Ege'ye giden bütün feribot ve teknelerin güzergahlarının üzerindedir.
Ada Üzerindeki Binalar:
Süngükaya adasına 1863 yılında bir deniz feneri yapılmıştır. (Kaynak: Kötü Sözlük) 2007 Yılında fener bütün ada toprakları ile birlikte kiralanmıştır. Deniz feneri dolayısıyla ada kiralandığı zaman yapılan haber şu şekildedir:
"Fenerlerden bazıları butik otel olarak kullanmaya uygun. Bir kısmı ise sadece konut, küçük bir lokanta ya da hediyelik eşya dükkanı olabilecek kadar küçük. Örneğin Çeşme’deki Süngükaya Feneri’nin, tam 21.5 dönümlük bir arazisi var. Arazide iki lojman ve gemicilerin konaklaması için bir bina daha var. Ancak, fenerlerin gördüğü ilginin arazinin büyüklüğüyle ilgisi yok. Yapılacak restorasyonun maliyeti ve fenerin bulunduğu yöre çok daha önemli. Nitekim Süngükaya için sadece iki başvuru yapıldı. Aylık 1.500 YTL ile ihaleye çıkan fener 1.600 YTL’ye kiracı bulabildi. Çünkü Süngükaya, neredeyse çökmek üzere ve restorasyon maliyetinin 2.5 milyon YTL’yi bulması bekleniyor." (Kaynak: Hürriyet)
Süngükaya Adası Fotoğrafları:
Anadolu Kıyılarından Görünüşü:
Küçük olan ada Süngükaya, büyük olan ada Boğaz Adası.
Diğer Fotoğraflar:
NOT: Bu yazıyı başka adaları da Yunanistan'a kaptırmamak için yazdım. Şu an bu ada tartışmasız Türkiye'ye ait olsa da bazı haritalarda bilerek veya bilmeyerek Yunanistan toprağı gibi gösterilmiş. Bu ada hakkında bir yazı daha yazacağım. O yazıda bu adanın hukuki durumunu her yönüyle irdeleyeceğim. Ve bir sürü kanıt sunacağım. Aynı zamanda adayı Yunan toprağı sayan harita vb. şeyleri de paylaşacağım. Zaten bu harita vb. şeyler yüzünden bu ada üzerinde bu kadar çok durdum.
Yüzölçümü: ~0.02146 km2 / ~21.460 m2 (yaklaşık olarak)
Google haritalar ile hesapladığımda 18.601 m2 olarak hesapladım. Ama ada ile ilgili çıkan haberlerde 21.460 metre kare yazdığı için bu değeri kullandım. Ayrıca bu ölçümü yaparken (yine tahmini) toplam sahil uzunluğunu da hesapladım.
Sahil Uzunluğu: ~593 metre (Yaklaşık)
Nüfus: ? (Muhtemelen 0)
Hakimiyet: Türkiye
Genel Özellikleri:
Süngükaya Adası, İzmir'in Çeşme ilçesine bağlı bir adacıktır. Batısında Yunanistan'ın Sakız adası, doğusunda Boğaz Adası (Türkiye) ve Batı Burnu, yani Anadolu toprakları yer almaktadır. Ayrıca güney doğusunda da Ak Burun (Beyaz Burun) yer almaktadır. Ada sakız boğazının en dar yerinde ve boğazın tam ortasında yer almaktadır.
Süngükaya Adası, Sakız Adası'na 3,7 km / 2,3 mil uzaklıktadır. Başka bir Türk adası olan Boğaz Ada'ya 1 km, Anadolu sahillerine ise 3,25 km / 2 mil uzaklıktadır. (Uzunluklar yaklaşık değerlerdir.)
Süngükaya Adası, Sakız Adası ve Çeşme'den Güney Ege'ye giden bütün feribot ve teknelerin güzergahlarının üzerindedir.
Ada Üzerindeki Binalar:
Süngükaya adasına 1863 yılında bir deniz feneri yapılmıştır. (Kaynak: Kötü Sözlük) 2007 Yılında fener bütün ada toprakları ile birlikte kiralanmıştır. Deniz feneri dolayısıyla ada kiralandığı zaman yapılan haber şu şekildedir:
"Fenerlerden bazıları butik otel olarak kullanmaya uygun. Bir kısmı ise sadece konut, küçük bir lokanta ya da hediyelik eşya dükkanı olabilecek kadar küçük. Örneğin Çeşme’deki Süngükaya Feneri’nin, tam 21.5 dönümlük bir arazisi var. Arazide iki lojman ve gemicilerin konaklaması için bir bina daha var. Ancak, fenerlerin gördüğü ilginin arazinin büyüklüğüyle ilgisi yok. Yapılacak restorasyonun maliyeti ve fenerin bulunduğu yöre çok daha önemli. Nitekim Süngükaya için sadece iki başvuru yapıldı. Aylık 1.500 YTL ile ihaleye çıkan fener 1.600 YTL’ye kiracı bulabildi. Çünkü Süngükaya, neredeyse çökmek üzere ve restorasyon maliyetinin 2.5 milyon YTL’yi bulması bekleniyor." (Kaynak: Hürriyet)
Süngükaya Adası Fotoğrafları:
Anadolu Kıyılarından Görünüşü:
Küçük olan ada Süngükaya, büyük olan ada Boğaz Adası.
Diğer Fotoğraflar:
NOT: Bu yazıyı başka adaları da Yunanistan'a kaptırmamak için yazdım. Şu an bu ada tartışmasız Türkiye'ye ait olsa da bazı haritalarda bilerek veya bilmeyerek Yunanistan toprağı gibi gösterilmiş. Bu ada hakkında bir yazı daha yazacağım. O yazıda bu adanın hukuki durumunu her yönüyle irdeleyeceğim. Ve bir sürü kanıt sunacağım. Aynı zamanda adayı Yunan toprağı sayan harita vb. şeyleri de paylaşacağım. Zaten bu harita vb. şeyler yüzünden bu ada üzerinde bu kadar çok durdum.
19 Mart 2017 Pazar
Yunanistan Bizim Adalarımızı İşgal Etti İddiası
İlk başta inanmamıştım. Her gün çıkan spekülatif haberlerden sandım. Çünkü bize hiç Kardak harici bir sınır krizinden bahsedilmemişti. Biraz araştırınca Wikipedia'da, Google Maps'de bu adalar tam bir Yunan adası olmuş. İsimleri Yunanca, Yunan adalarından bu adalara feribot seferleri var, kiliseler ve askeri üsler var. Bu yüzden asılsız olduğunu sandım haberin. Ama iddiayı ortaya atan emekli albay Cumhurbaşkanı'nı, hükümeti, İzmir, Aydın ve Muğla valilerini vatan toprağını yabancılara bırakmakla yani vatana ihanet ile suçluyor. Ama karşı taraftan doğru düzgün bir cevap gelmiyor. Hatta MHP'li ve CHP'li millet vekilleri araştırma komisyonu kurulması için elinden geleni yaparken AKP'liler de araştırılmaması için elinden geleni yapıyor.
Bir ülkeyi oluşturan 2 şey vardır: 1- Vatan toprağı, 2- Ulus (ülkenin vatandaşları). Bu ikisinden de hiç bir şekilde taviz verilemez. Hani Mete Han ile ilgili bir hikaye anlatılır; Düşman Mete Han'ın atını, avradını ve silahını isterler. Bizim için kutsal olmasına rağmen kendisinin olan şeyler için bütün Türkleri savaşa sürüklememek için 3'ünü de düşmana verir Mete Han. Ama düşman şımarıp ot bile bitmeyen çöllük bir araziyi ister. İşte o an Mete Han: "Ey gün görmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!" demiş. Hükümetten birinin çıkıp, Tansu Çillerin 1996'da Kardak Krizi sırasında dediği gibi "Bizde toprak verilmez. Bizde tek çakıl taşı verilmez. Bizde can verilir ama tek bir çakıl taşı verilmez. O zaman tek bir yol var. O bayrak inecek! O asker gidecek!" demesi beklenirken durmadan üzerini örtmeye çalışıyorlar.
İstediğim tek bir şey var. Hükümetin bu adaların hukuki durumunu araştırmaya destek vermesi. Vermiyorsa araştırmak isteyenleri engellememesi. Ve doğru düzgün bir açıklama yapmaları.
Bundan sonra da AKP'liler ve onların atadığı vali ve savcıların kurumadığı vatanımın topraklarını kurumak için bazı çalışmalar içerisine girişeceğim. Örneğin kesinlikle Türkiye'nin olan başka adaları da Yunanistan'a bırakmamaları için bu adaların tanıtımını yapacağım. Nasıl Güney Kore'nin Mara adasını tanıtmışsam oraları da bir bir tanıtacağım. Hükümete yönetilen vatan toprağını Yunanistan'a bırakma iddialarını toplayacağım. Ve onların yapmadığı şeyi yaparak aksi tez yürütmeye çalışacağım. Ulaşabildiğim anlaşmalardaki konuyla ilgili maddeleri yayınlayacağım. Kamuoyunu bilinçlendirmek için bu konudaki haber, makale, video vb. şeyleri toplayarak paylaşacağım. Ve ben de kendim bu makale gibi makaleler yazacağım.
Bir ülkeyi oluşturan 2 şey vardır: 1- Vatan toprağı, 2- Ulus (ülkenin vatandaşları). Bu ikisinden de hiç bir şekilde taviz verilemez. Hani Mete Han ile ilgili bir hikaye anlatılır; Düşman Mete Han'ın atını, avradını ve silahını isterler. Bizim için kutsal olmasına rağmen kendisinin olan şeyler için bütün Türkleri savaşa sürüklememek için 3'ünü de düşmana verir Mete Han. Ama düşman şımarıp ot bile bitmeyen çöllük bir araziyi ister. İşte o an Mete Han: "Ey gün görmüş ihtiyarlar! Şimdiye kadar düşman tarafından istenen şeyler nefsime aitti. Şimdi istedikleri toprak parçası ise milletimize aittir ve vatanımızın bir parçasıdır. Söyler misiniz, kimin malını kime veriyoruz? Artık savaş kaçınılmaz olmuştur. Herkes bunu böylece bilsin ve hazırlığını yapsın!" demiş. Hükümetten birinin çıkıp, Tansu Çillerin 1996'da Kardak Krizi sırasında dediği gibi "Bizde toprak verilmez. Bizde tek çakıl taşı verilmez. Bizde can verilir ama tek bir çakıl taşı verilmez. O zaman tek bir yol var. O bayrak inecek! O asker gidecek!" demesi beklenirken durmadan üzerini örtmeye çalışıyorlar.
İstediğim tek bir şey var. Hükümetin bu adaların hukuki durumunu araştırmaya destek vermesi. Vermiyorsa araştırmak isteyenleri engellememesi. Ve doğru düzgün bir açıklama yapmaları.
Bundan sonra da AKP'liler ve onların atadığı vali ve savcıların kurumadığı vatanımın topraklarını kurumak için bazı çalışmalar içerisine girişeceğim. Örneğin kesinlikle Türkiye'nin olan başka adaları da Yunanistan'a bırakmamaları için bu adaların tanıtımını yapacağım. Nasıl Güney Kore'nin Mara adasını tanıtmışsam oraları da bir bir tanıtacağım. Hükümete yönetilen vatan toprağını Yunanistan'a bırakma iddialarını toplayacağım. Ve onların yapmadığı şeyi yaparak aksi tez yürütmeye çalışacağım. Ulaşabildiğim anlaşmalardaki konuyla ilgili maddeleri yayınlayacağım. Kamuoyunu bilinçlendirmek için bu konudaki haber, makale, video vb. şeyleri toplayarak paylaşacağım. Ve ben de kendim bu makale gibi makaleler yazacağım.
11 Mart 2017 Cumartesi
Knight Online Altın Olta ile 1 Saat Balık Tutma
Exp Premium alanlara hediye olarak verilen Golden Fish Rod, yani Türkçesiyle altın olta ile bir saat boyunca aralıksız balık tuttum. Ve düşen eşyaları gözlemleyerek sizlerle paylaşıyorum. Oltayı pazardan 9.000.000 yani 9 m'e aldım. Yazıda paylaştığım fiyatlar Steam KO Pathos serverının bu yazıyı yazdığım zamanki geçerli fiyatlarıdır.
Uzatmadan hemen sonuçları yazıyorum.
Sonuç:
Tutulan War Flash: 37 [Oynadığım serverda 7.5 k ile 10k arasında değişiyor]
Tutulan Exp Flash: 30 [Oynadığım serverda 5k ile 7.5 k arasında değişiyor]
Tutulan Rainworm: 265 [Normal olta ile balık tutarken kullanılıyor]
Toplam Kazanç:
En kötü ihtimalle hesaplarsak; 37 * 7.500 + 30 * 5.000 = 427.500 coin
En iyi ihtimalle hesaplarsak; 37 * 10.000 + 30 * 7.500 = 595.000 coin
Yani kısaca saatte yarın milyon değerinde flash kasılıyor (Tabi benim oynadığım serverda bu fiyatta). Bir de bunu satmak için uğraşacaksınız. Tutulan 250'den fazla solucanı şu anlık depoda biriktiriyorum. Altın oltanın süresi bitince normal olta ile balık tutmak için kullanacağım. Ama 9.999 tane olunca ne yapacağımı hala karar veremedim.
Daha önce de normal olta ile 1 saat balık tutup gözlemlerimi yazmıştım. Arada pek fazla bir fark yok. Halbuki normal olta ile daha çok flash tutulduğunu duymuştum. Hangisinin daha iyi olduğunu anlamak için yakın bir zamanda bir tane daha gözlem yapacağım. Bu kez 10, 12 veya 24 saat boyunca altın olta ve normal olta ile balık tutup düşen itemleri karşılaştıracağım. Ayrıca şu an 100 tane mine guard (eski adıyla dig guard) keserek hangi itemlerden ne kadar düşüceğini gözlemliyorum. Yakın bir zamanda tekrar bir Knight Online yazısı ile sizlerle olacağım. Umarım bu yazılarım sizlere yararlı oluyordur.
Uzatmadan hemen sonuçları yazıyorum.
Sonuç:
Tutulan War Flash: 37 [Oynadığım serverda 7.5 k ile 10k arasında değişiyor]
Tutulan Exp Flash: 30 [Oynadığım serverda 5k ile 7.5 k arasında değişiyor]
Tutulan Rainworm: 265 [Normal olta ile balık tutarken kullanılıyor]
Toplam Kazanç:
En kötü ihtimalle hesaplarsak; 37 * 7.500 + 30 * 5.000 = 427.500 coin
En iyi ihtimalle hesaplarsak; 37 * 10.000 + 30 * 7.500 = 595.000 coin
Yani kısaca saatte yarın milyon değerinde flash kasılıyor (Tabi benim oynadığım serverda bu fiyatta). Bir de bunu satmak için uğraşacaksınız. Tutulan 250'den fazla solucanı şu anlık depoda biriktiriyorum. Altın oltanın süresi bitince normal olta ile balık tutmak için kullanacağım. Ama 9.999 tane olunca ne yapacağımı hala karar veremedim.
Daha önce de normal olta ile 1 saat balık tutup gözlemlerimi yazmıştım. Arada pek fazla bir fark yok. Halbuki normal olta ile daha çok flash tutulduğunu duymuştum. Hangisinin daha iyi olduğunu anlamak için yakın bir zamanda bir tane daha gözlem yapacağım. Bu kez 10, 12 veya 24 saat boyunca altın olta ve normal olta ile balık tutup düşen itemleri karşılaştıracağım. Ayrıca şu an 100 tane mine guard (eski adıyla dig guard) keserek hangi itemlerden ne kadar düşüceğini gözlemliyorum. Yakın bir zamanda tekrar bir Knight Online yazısı ile sizlerle olacağım. Umarım bu yazılarım sizlere yararlı oluyordur.
10 Mart 2017 Cuma
Bir Başarısızlığın Hikayesi: Wolftoon
Wolftoon'u, Yerli bir webtoon portalının oluşturmak düşüncesiyle açmıştım. Kendi yazdığım ve çizdiğim şeyleri paylaşarak başlangıcı yaptım. Belki bir umut benim gibi başka kimseler de bana katılır veya kendim webtoon konusunda üretkenliğimi artırırım düşüncesiyle bu işe giriştim. Ama fark ettim ki ırkımın ferdleri arasında bir şeyler üretme düşüncesinde olan çok az kişi var. O kişilerde de gerekli azim ve kararlılık yok. Bende var ama yeterince yok.
Wolftoon'u açarken zaten ikilemde kalmıştım. Ya ayrı bir blog açacaktım, ya da burada çizdiğim şeyleri paylaşacaktım. Ben bir topluluk ortamını çağrıştırsın diye Wolftoon'u açmaya karar verdim. Ama şu an düşüncem ilgilenemediğim, ve yoğun ilgi isteyen bir blog ile uğraşmaktansa kişisel bloğumu kullanmak yönünde.
Böylece Türkiye'nin tek şerit webtoon yayınlayan ilk, tek ve son yerli webtoon portalını tökezlediği bu yolculuğunda dinlenmesi için resmi olarak beklemeye, askıya (veya her ne derseniz ona) alıyorum. Bu süreçte yeni bir şeyler yazıp çizdikçe kişisel bloğum olan http://akarabudak.blogspot.com.tr/ 'da yayınlayacağım. Wolftoon'da ise sadece duyuru şeklinde toplu veya ayrı yazılar yazacağım. Böylece ziyaretçi tarfiği ve ilgi tek bir yere odaklanacağı için hepimiz için daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Wolftoon'u açarken zaten ikilemde kalmıştım. Ya ayrı bir blog açacaktım, ya da burada çizdiğim şeyleri paylaşacaktım. Ben bir topluluk ortamını çağrıştırsın diye Wolftoon'u açmaya karar verdim. Ama şu an düşüncem ilgilenemediğim, ve yoğun ilgi isteyen bir blog ile uğraşmaktansa kişisel bloğumu kullanmak yönünde.
Böylece Türkiye'nin tek şerit webtoon yayınlayan ilk, tek ve son yerli webtoon portalını tökezlediği bu yolculuğunda dinlenmesi için resmi olarak beklemeye, askıya (veya her ne derseniz ona) alıyorum. Bu süreçte yeni bir şeyler yazıp çizdikçe kişisel bloğum olan http://akarabudak.blogspot.com.tr/ 'da yayınlayacağım. Wolftoon'da ise sadece duyuru şeklinde toplu veya ayrı yazılar yazacağım. Böylece ziyaretçi tarfiği ve ilgi tek bir yere odaklanacağı için hepimiz için daha faydalı olacağını düşünüyorum.
Geometrik Şekillerle İnsan Yüzü Çizme
1. İlk aşama, bir tane çember çizmek. İsterseniz pergel,
yuvarlak şablonlu cetvel hatta para ile bile çizebilirsiniz. Ama çizmeyi
öğrenmek, kendinizi çizim konusunda eğitmek istiyorsanız hiç bir yardımcı araç
kullanmadan çizin. Hatta bu çizime başlamadan önce doğru, çember, kare, üçgen
ve aklınıza gelen her türlü geometrik şekli defalarca çizmeniz sizin yararınıza
olacaktır.
2. İkinci aşamamız gözleri çizmek. İlk olarak kalemimizi çok
ama çok az bastırarak çemberin tam ortasından yatay bir çizgi çiziyoruz.
Şekilde bu çizgi kesikli olarak gözüküyor. Sizin de kesikli çizmenize gerek
yok. Ama sonradan silineceği için çok az bastırın. Bu çizginin üzerine simetrik
olacak şekilde iki tane küçük yuvarlak çizin. Çizdiğiniz yuvarlakların kafanın
ana hattını oluşturan yuvarlağa eşit uzaklıkta olmasına özen gösterin. Çünkü ön
cepheden dik bakan bir surat çizeceğiz biz.
3. Bu aşamamızda bir tane üçgen çizerek ağız yapacağız.
4. Burun için fazla uğraşmadan kısa ve dik bir çizgi çizip
geçiyoruz.
5. Kaşlar için de doğru kullanıyoruz. İsteğe bağlı olarak
yatay, sesli harflerin üzerine gelen şapka gibi bir çizgi vb. de
yapabilirsiniz.
6. İki tane aşağı doğru doğru çizerek boyunumuzu
oluşturuyoruz. Boyunun kalınlığını istediğiniz gibi ayarlayabilirsiniz. Ama
boyunun yüzü tam olarak ortalamasına dikkat edin.
7. Kulaklarımız için göz hizasına veya biraz üstüne / altına
yuvarlaklar çiziyoruz ve çizgilerin birleştiği yeri siliyoruz.
8. Göz bebekleri için yine yuvarlak çiziyoruz. Burada dikkat
etmemiz gereken şey göz bebeklerinin gözdeki konumu. Eğer bir göz bebeğini
sağda çizmişseniz diğer göz bebeğini de sağda çizin. Aynı şekilde bir göz
bebeği yukarı bir göz bebeği aşağı bakarak çizemezsiniz. Tabii çizdiğiniz
karakter şaşı değilse.
9. Son olarak kısa çizgilerle saçlarımızı yapıyoruz. Böylece
karakterimiz aynı çim bebeğin saçları gibi bir görüntüye sahip oluyor.
İsterseniz saçlarını yapmayadabilirsiniz. Saç yapmazsanız kel olur.
Ve çizimimiz bitti.
Cin Ali bile çizemem diyenlere, bebek ve çocuklara bir
şeyler çizdirebilmek amacıyla böyle bir çizim ve yazı hazırladım. Umarım
başarılı olmuşumdur.
Tirbuşonsuz Mantar Açma
Neymiş efendim ayakkabı ile duvara vuracakmışsınız. Eğer elinizde bir adet tornavida bir adet de pense varsa ayakkabı ile duvara vurmak ile hiç uğraşmayın. Arkadaşım internetten görüp duvara vurarak açacağım diye tutturdu. Yarım saat dil döktüm; komşular rahatsız olur, duvar kirlenir vb. dinletemedim. Dışarıya çıkıp apartmanın dış duvarına vurarak açmayı denedi. Eve geldiğinde milim oynamadı dedi. Beni de bir saate yakın boşa oyalamış oldu. Hala daha benim yöntemime sıcak bakmıyordu. Ama başka bir şey aklına gelince benim yöntemi denemeye yanaştı.
Takım sandığından bir tane uzun vida, bir tane tornavida bir tane de pense aldık. Tornavidayı mantara vidaladık. Dibine kadar sokmadık çünkü pense ile tutulabilmesi lazım. Arkadaş şişeyi tuttu ben pense ile vidayı bir sağa bir sola çevire çevire mantarı çıkarttım. İki şişeyi açmamız 5 dakika bile sürmedi. İlk kez böyle bir şey denediğimiz ve benim kuvvetsiz oluşumdan bu kadar uzun sürdüğünü düşünüyorum.
Kısaca; Youtube'dan, sözlüklerden vb. görüp heves edebilirsiniz. İlginç bir şey şişenin g.tüne vura vura mantarı çıkartmaya çalışmak. Ama fazla da zorlamayın benim kullandığım yöntemi kullanın. Ne köpürür ne yere dökülür. Bir nevi siz vida ve pense ile kendi tirpişonunuzu yapmış olursunuz.
Takım sandığından bir tane uzun vida, bir tane tornavida bir tane de pense aldık. Tornavidayı mantara vidaladık. Dibine kadar sokmadık çünkü pense ile tutulabilmesi lazım. Arkadaş şişeyi tuttu ben pense ile vidayı bir sağa bir sola çevire çevire mantarı çıkarttım. İki şişeyi açmamız 5 dakika bile sürmedi. İlk kez böyle bir şey denediğimiz ve benim kuvvetsiz oluşumdan bu kadar uzun sürdüğünü düşünüyorum.
Kısaca; Youtube'dan, sözlüklerden vb. görüp heves edebilirsiniz. İlginç bir şey şişenin g.tüne vura vura mantarı çıkartmaya çalışmak. Ama fazla da zorlamayın benim kullandığım yöntemi kullanın. Ne köpürür ne yere dökülür. Bir nevi siz vida ve pense ile kendi tirpişonunuzu yapmış olursunuz.
3 Mart 2017 Cuma
Gürcistan Gezisi Planım
Uzun süredir aklımdaydı ama Doğu Karadeniz'li arkadaşlarım
Türk dolu, Türkiye'den bir farkı yok, çok kötü bir yer dediği için gitme
düşüncesinden hep soğuyordum. En son "Gürcistan'a gitsem mi?" diye
düşünürken, bir araştırayım, bakalım nasıl bir yermiş dedim. Araştırdım;
Binaları, meydanları, doğası, kiliseleri, ucuzluğu vb. gidip gezilir dedim. Çok
yakın bir arkadaşıma Gürcistan'a gitme fikrimi açtım. O da "Benim de
kafama yattı. Hadi birlikte gidelim" dedi. Böylece Gürcistan'a gitmek için
plan yapmaya başladım. Hoş o gelmese bile tek başıma gitmeyi gideceğim.
Yaptığım planlardan bahsetmeden önce sizlere Gürcistan'a
gitmeye karar vermemin nedenlerini anlatmak istiyorum. Bu yaşıma kadar maddi
durumum ve en önemlisi de ailem yüzünden tatile çıkıp gezemedim. Bu yüzden boş
vaktimin bulunduğu bu zamanları tatile çıkarak değerlendirmeye karar verdim. Bu
yıl gezemezsem belki de çalışmaya başlayacağım ve hiç bir zaman gezemeyeceğim. Gezmek
için Gürcistan'ı seçmemin nedenleri;
1. Yurtdışına gitmenin yıllardır hayalini kuruyordum.
2. Pasaport veya vizeye gerek olmadan kimlik ile
girilebiliyor.
3. Ucuz bir ülke. Araştırmalarıma göre, elit takılmazsan
Türkiye'de hiç bir tanıdığının olmadığı ve ilk kez gittiğin bir şehirde
harcayacağın para kadar harcaman oluyor. Hatta daha az bile olabilir.
4. Uçağa gerek yok. Otobüs ile bulunduğum şehirden çok ucuza
(70 TL) Tiflis veya Batum'a gitmek mümkün.
5. Hristiyan bir ülke. Eski sovyet ülkelerinden. Bir tarafı
Doğu Karadeniz'de olsa da çoğu Kafkaslar'da. Yani Türkiye ile farklılıkları
çok.
İnternette gidip gelenlerin yazdığı bir sürü şey okudum.
Yarısı öyle ahım şahım bir yer değil ama kesinlikle gidilmeli, pişman
olmazsınız diyor. Diğer yarısı çok kötü, herkes sizi dolandırmaya / kazıklamaya
çalışıyor, oralarda yaşanmaz, görülecek bir yeri yok filan diyor. Pişman
olmazsınız diyenler pişman olursunuz diyenlerden biraz daha fazla. Sonradan
öğrendim ki bu gidip pişman olan ve gidilmemesini önerenler, Gürcistan'da gece
hayatı, kumar, fuhuş, alışveriş gibi şeylere odaklanmışlar. Tarihi, doğal,
turistik yerleri gezelim düşünceleri ya olmamış ya da arka plana itilmiş. Gece
hayatı, kumar, fuhuş, alışveriş v.b.'ye para mı dayanır? Ayrıca kumar hariç
hepsini Türkiye'de de üç aşağı beş yukarı aynı fiyata legal olarak
yapabilirsin. Bunlar için Gürcistan'a neden gittiniz ki? Ben ne gece hayatına,
ne fuhuşa, ne de kumara bulaşmayı planlamıyorum. Ana misyonum mümkün olan en az
parayı harcayarak Gürcistan'ı gezmek.
Daha hala arkadaşımla plan yapma aşamasındayız. 3 Gece
konaklamayı planlıyoruz. 3 Veya 4 gün de gezeceğiz. İlk önce direk Tiflis'e
gideceğiz. Sonra Batum'a geçeceğiz. Oradan da Türkiye. Ben Tiflis yerine Yukarı
Svaniti bölgesini önerdim arkadaşa ama o Tiflis'e daha sıcak baktı. Şu sıralar
bu şehirlerde gezilecek, görülecek yerlerin listelerini çıkartıyorum. Önümdeki
tek engel ise kimliğimin olmaması. Devletimizin kimlik kartı basmakla görevli
kurumu yaz yaklaşmadan kimliğimi basıp bana gönderirse en ufak ayrıntıya kadar
planımı yapıp yola çıkacağım. Yaza kadar on milyonların yüceliğiyle övündüğü
devletimizin, benim küçücük kimliğimi basamaya gücü yetmezse bu geziyi
sonbahara kadar rafa kaldırmak zorunda kalabilirim. Çünkü Batum yazın daha
pahalı oluyormuş.
2 Mart 2017 Perşembe
Dünyanın Merkezi Çorum
Dünyanın merkezi Çorum'muş. Yok heri, daha neler. Belediye
başkanı ve şehrin önde gelenleri, kodomanları vb. "Dünya'nın merkezi Çorum" diyerek
Çorum'un tanıtımını, reklamını yaptıklarını düşünüyor. Ama Çorum'un itibarını
daha da düşürüyorlar. Zaten öncesinde de nedensiz yere düşük bir itibara
sahipti. Çorumluyum diyince gülmeye başlıyor bazıları. Salak mısınız, mal
mısınız? "Senin yaptığını Çorumlu yapmaz" dedikten sonra gülmeye
başlayanlar da var. "Selamun aleyküm Bilal Emmi" diyenler yine biraz
daha mantıklı yaklaşanlar. Bir de "Alevi misin sen? Sizin orada çok alevi
var." filan diyerek mezhep çatışmasına bağlayanlar var. En nefret
ettiklerim de "Çorum'un hangi köyündensin?" diye soranlar. Adamın
veya kadının ömründe Çorum'a yolu bir kere ya düşmüş, ya düşmemiş; Benim
köyümün neresi olduğunu merak ediyor. Söylediğimde akraba çıkacağız sanki. Ben
bile Çorumlu olmayan aynı zamanda uzun süre muhabbetimiz olmamış birine köyünü
sormuyorum. Durum böyleyken yine dalga konusu olabilecek bir şey ortaya çıktı.
Dünyanın merkezi çekirdeğidir. Bunu bile akıl edemiyor
musunuz? Şimdi bazı cahiller Çorum dünyanın şu merkeziymiş, bu merkeziymiş
filan diyecek. Bilader sen enerjini, bana saçma sapan adamlardan duyduğun saçma
sapan düşüncelerini kanıtlamaya uğraşacağına Google'da biraz araştırma yapmak
için harca. "Dünyanın merkezi Çorum" saçmalığı nasıl ortaya çıkmış öğren.
Bir deli kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış durumu var ortada. Adamın
teki Google haritalarda Çorum'u dünyanın merkezi olarak işaretliyor. Sonra bu
olay internette yayılınca da nedir, ne değildir araştırmadan bir çok cahil
Çorumlu konuya sazan gibi atlıyor. Üstelik Saat Kule'sinin dibinde ve AHL
parkın girişinde de "Dünyanın merkezi Çorum" yazısı var. Bu yazılar
dünyanın her tarafındaki fotoğraf çektirilmek için dizayn edilmiş büyük platform
tarzı yazılardan. Yav sizin amacınız ne? Çorumu tanıtmak için kaş yapalım
derken göz çıkarıyorsunuz. Elalemin diline sakız olsun diye Çorum ile dalga
geçmeleri için bir tane daha dalga geçme konusu vermenin manası ne? Ben bunları
söyleyince yakınımdakilere; olsun kimse farkında değil diyip geçiştiriyorlar.
Olmasın! Ben bu saçmalığa sessiz kalamam. ÇORUM DÜNYANIN MERKEZİ DEĞİLDİR.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)