12 Haziran 2016 Pazar

Mara Adası (Marado) [Güney Kore] 1

İsimler: Mara Adası, Marado, 마라도, 馬羅島
Mara adası Jeju sahilinin 8 kilometre güneyinde Güney Kore'ye bağlı bir adadır. Güney Kore'nin en güneydeki toprak parçasıdır. Mara adasının yüz ölçümü 0.3 km²'dir. Adanın nüfusu yaklaşık olarak 90 kişidir. Uzun süredir Marado'da yaşayan kadınların güçlü, erkeklerin uysal (kılıbık) olduğu hakkında söylentiler vardır. Adadaki sıradışı kayalar sayesinde turistik bir yer haline gelmiştir. 2 Tane feribot ve çok sayıda gezi teknesi ile Mara adasının Jeju adası ile bağlantısı sağlanır.
Rıhtımlardan bir tanesi
Marado, Gapa adasıyla birlikte Jeju'nun Jeju haricindeki tek şehri (ilçesi) olan Seogwipo'nin Daejeong bucağına bağlıdır. Marado'nun en güney ucu aynı zamanda Güney Kore'nin de en güneyidir.
Kore'nin en güneydeki noktası
Subtropical iklimin yaşandığı ada aynı zamanda bir milli tabiat parkıdır. 18 Temmuz 2000'de milli park numarası 423 olarak belirlenmiştir.

Adanın Tarihi
Marado aslında ıssız bir adaydı. Yasak ada anlamına gelen Keumdo (금도,禁島) olarak biliniyordu. Choson Ilbo gazetesinde Lee Kyu-tae tarafından 1967'de yayınlanan bir yazıya göre adaya ilk olarak 1880 yılında Kim Seong-oh (김성오,金成五) isimli bir kadın ve onun abisi yerleşmişler. Topraksız fakir bir köylü olan Kim Seong-oh'un babası ölüm döşeğindeyken kendisine bu adadan bahsetmiş. Böylece bu kadında bu adaya yerleşmeye karar vermiş. Kim yanına iki erkek kardeşini, tarım aletleri ve biraz tohum almış ve bu adaya doğru yola çıkmışlar. Ama Mara adasına vardıklarında sandallarını bağlayacak bir yer bulamamışlar. Bu yüzden adanın etrafında üç tur atmak zorunda kalmışlar. 10 Yıl sonra Ryukyu Krallığından Torishima'lı iki balıkçı Marado adasında karaya vurmuş. Ve böylece bu iki balıkçıda Kim ve kardeşlerine katılmış.
Havadan Marado Adası
Ancak Jeju ilinin arşivlerindeki belgeler adaya ilk yerleşimle ilgili farklı bir hikaye anlatıyor. Bu hikayeye göre adanın ilk sakinleri Marado'ya 1883'de yerleşmişler. Bay Kim adında Jeju'nun küçük bir köyü olan Daejeong'da yaşayan biri bütün servetini kaybetti (Bu ve bunda sonraki cümleden fazla bir şey anlamadım). Yakınları da ona birlikte Marado'ya yerleşmeyi teklif etti. O zamanlar Jeju'da papaz olan Sim Hyun Taek izin vermesiyle Mara adasına ilk yerleşim yaşandı. Bağımsızlıktan sonra Gapa-ri ve Daejeong-eup'la birlikte Jeju'ya bağlandı. Böylece bağımsız kasaba Marari adı ile anılmaya başlandı.

Yazının ikinci bölümü çok yakında sizlerle

11 Haziran 2016 Cumartesi

Belediyelerin Yasa Dışı Otopark Ücreti Uygulaması

Neredeyse her şehirde belediyeler şehrin en işlek bir kaç caddesinde yol kenarına park eden arabalardan otopark ücreti alır. Benim ve çok yakın çevremin arabası olmadığından bu olay hakkında fazla düşünmemiştim açıkçası. Ama bir arkadaşım bana bu uygulamanın yasa dışı olduğunu ve bu otopark ücretini vermek zorunda olmadığımızı söylemişti. Neyse bu gün gördüğüm bir haber sayesinde bu olayı uzun uzadıya inceleme fırsatım oldu.
Çorum'da CHP merkez ilçe başkanı bir kaç kere bu sözde otoparkçılarla "ücret ödemeyeceğim" diye tartışmış. Ve bu mücadelesini dahada büyüterek yerel basına duyurmuş. Sonrasında ise bu otoparkçılar CHP'li başkana saldırmış ve darp etmiş. Olay sonrası saldırganlar anında serbest kalmış. Ve belediye aceleyle bu otopark uygulamasını durdurmuş. Arabam olmadığı için kaldırılmasının hiç bir işime yaramayacak olmasına rağmen ve CHP'li olmama rağmen, CHP Çorum Merkez ilçe başkanına sadece bir şehirde bile olsa ülkemizdeki bir saçmalığın kaldırılmasına vesile olduğu için teşekkür ediyorum.

Olaylar böyle güzel gelişirken birileri yine boş durmuyor. Otoparkçılar belediyenin önünde basın toplantısı yapmış. Bu haberi ve nasıl kamuoyuna servis edildiğini okuyunca gözlerime inanamadım. Sanki belediyenin otopark uygulaması ve parayı toplayanlar haklıyken mağdur edilmiş gibi servis edilmiş. Çorum, bu uygulamanın Türkiye'de yıkılmasında ilk basamak olabilir diye düşünürken yıllardır bu kişilere paralarını kaptıran cahillerin "biz veriyoruz o da versin parasını" gibi yorumlarda bulunduğunu gördüm. (Burada caddeye park ettiği için para veren herkese cahil demiyorum. Yanlış anlaşılmasın. Her kes hukukçu değil ki neyin yasal neyin yasa dışı olduğunu bilsin. Ama olay gündeme gelip neyin ne olduğu bilindikten ve seninde o haberi okumuş olmana rağmen o haberin altına böyle bir şey yazıyorsan hem cahil hem de salaksın. Lütfen alınmayın gerçek bu.) Açıkçası sözde otoparkçılardan daha çok bu zihniyette bir sürü kişinin olması beni üzdü. Ve bu zihniyet daha doğrusu zihniyetsizlik halkımızın üzerinden kalkmadıkça bu ülke yaşanmayacak bir yer olarak kalmaya mahkum. Ayrıca olay ulusal medyaya daha vahim bir şekilde aktarılmış. CHP merkez ilçe başkanının otoparka gidip oto parkçılarla kavga ettiği anlamına gelen cümlelerle anlatılmaya çalışılmış olay. Halbuki burada otoparktan kasıt cadde, sokak. Unutmadan sözde otoparkçıların bir de CHP'li ilçe başkanına mübarek günde sarhoştu demesi yok mu. "Tek kitaplı insandan korkarım" diye boşuna söylememiş düşünürün biri. AKP ve ondan faydalananların en büyük silahı din. Köşeye sıkıştıkları her zaman dini bir silah olarak kullanıyorlar. Burada da mübarek günde sarhoştu kavga çıkardı demeleri de bu yüzden. Adam toplantısından çıktıktan sonra yaşanmış olay. Ya toplantı yerine alem yaptı CHP'liler ya da ilçe bakanı toplantıya katılmadı. İkisi de kolaylıkla polis tarafından kontrol edilebilirdi ve olay kapanmaz devam ederdi. Siz niye CHP ilçe başkanının içkili olduğunu polise söylemediniz de salındıktan sonra Muzaffer sizi kapı dışarı ettiğinde böyle saçma bir şey ortaya atıyorsunuz. Nedeni bu kişilerin geçmişlerinin hiç sağlam olmaması ve o zaman haksız olduklarından sadece salınmayı düşündükleri. Nasıl olsa bu adam CHP'li bunu takan olmaz. Biz işimize devam ederiz diye düşünmüşlerdir. AKP'lilerin de hoşuna gidiyor tabi ateş olmayan yerden duman çıkmaz deyip bak adam ramazan ayında içki içip sağa sola sataşmış diye yayacaklar.

Gelelim enine boyuna belediyelerin otopark uygulamasına. Caddeye park eden bir arabadan ücret almak ne fayda sağlar. En önemli faydası o para hiç bi iş yapmamalarına rağmen bir sürü kişinin cebine girer. Türkiye'nin ana sorunlarından biri üretimin azlığıdır. Yani o sözde otoparkçılar sokakta gezip para toplayacağına gidip bir fabrikada veya dükkanda çalışsa emek verdikleri bir şey için para alacaklar ve halk da onların emeklerinin karşılığında ortaya çıkan hizmet veya maldan yararlanacak. Ama önceki durumda sözde otoparkçılık yapmanın halka tek bir faydası var o da işlek yerlerdeki caddelerin yakınlarındaki iş yerlerinde çalışanların veya iş yeri sahiplerinin arabalarıyla dolup taşmıyor caddeler. Bunun suçlusu ise esnaf ve çalışanlar değil ki. Beleş ve iş yerine yakın yere tabi park eder adam. Bunu önlemek için park yasağı getirilip otopark girişimlerine destek verilmeli. Ayrıca belediye geniş otoparklar yapıp oradan para toplasa yani bildiğiniz ticaret yapsa kimse bir şey demeyecek. Bizim vergilerimizden pay al, bir de kamu malından resmen kira al ne ala memleket.

Elimden geldiğince burada siyasete girmemeye çalışıyorum. Ama bütün ülke için önemli olabilecek bu olayı kendi yorumlarımı da katarak sizlerle paylaşmak istedim. Eğer hoşunuza gitmediyse affola. Halkın hakkını savunanlara halkın sırtını dönmediği ve kendilerini sömürenleri desteklemediği bir ülkede yaşamak dileğiyle.

My Drama List

mydramalist.com alan adını kullanan My Drama List Uzak Doğu film ve dizileri izleyenlerin işine yarayabilecek bir site. Kısaca My Anime List'in Dramalar için olan versiyonu.

My Drama List içinde bulundurduğu bir sürü drama ve film ile bir dizin ve drama ve filmlerle ilgili bilgi deposu görevi görmekte. Ayrıca bu dizi ve filmlerden izlediklerinizi listelemenize olanak sunmakta. Tabii listelemek için üye olmanız gerekmekte. Bu sayede fazla Asya dizisi ve filmi seyretmeyenler bir dizide nerede kaldığını unutmamış oluyor. Ayrıca My Drama List'te drama ve filmlerle ilgili haberler, fragmanlar ve oyuncularla ilgili bilgiler de bulunmakta. Bunların dışında üyelerin kendi arasında iletişim kurması için bir de forumu var.

Uzak Doğu çok geniş bir coğrafya ve bir çok ülkeyi içinde bulunduruyor. Ayrıca sınırları tartışmalı bir bölge. Mesela bazıları Hindistan'ı da Uzak Doğu'da sayarken bazıları saymıyor. Bu yüzden My Drama List'te hangi ülkelere ait film ve dizilerin bulunduğunu bilmekte fayda var. My Drama List'te sadece; Güney Kore, Japonya, Çin Halk Cumhuriyeti, Tayvan, Hong Kong ve Tayland dizi ve filmleri bulunmakte.

Bu siteyi tanıtmış iken kendi My Drama List linkimi vermeden olmazdı: http://mydramalist.com/dramalist/Roronoa_Zoro Siz de kendi drama listenizi açıp yukarıdan urlsini kopyalayarak arkadaşlarınıza gönderebilir veya benim gibi blogunuzda vb. yerlerde paylaşabilirsiniz.

10 Haziran 2016 Cuma

Sihirli Lamba 1. Bölüm Hikayesi

Wolftoon'da her hafta yayınladığım, karikatür, webtoon vb. şeyleri nasıl yaptığım, yaparken ne zorluklarla karşılaştığımı vs. yazmaya karar verdim. Bu tarz yazıların başlığı da bu yazı da olduğu gibi .......'in hikayesi şeklinde olacak.

Sihirli Lamba'nın 1. bölümünü Wolftoon'dan okuyabilirsiniz. Bu karikatürü veya webtoonu artık ne derseniz bu halde çizmeyi düşünene kadar kafamdaki düşünce bir çok kere değişti. İlk başta Tamen de Gushi ve 19 Tian gibi her bölümü 5-10 panellik bir şey çizmeyi düşündüm. Düşündüm taşındım ama aklıma doğru düzgün bir şey gelmedi. Ta ki bir kaç tane karikatüre bakana kadar. Aklıma benzer bir formatı karikatürle oluşturmak geldi. Ülkemizde çizgi roman ile karikatür arası şeyler genellikle Fransız-Belçika çizgi romanları gibi koca bir sayfaya bir sürü panel sığdırılarak yapılıyor. Ama ben bunu Kore webtoonları gibi uzun tek şerit halinde çizersem nasıl olur diye düşündüm. Senaryoyu yazdım. Senaryo aşamasında iken 2 şey bölümden oluşuyordu ve her bölümde 2 panel vardı. Aslında uzak doğu çizim tarzıyla (anime-manga) çizmeyi düşünmemiştim. Normal/klasik Türk karikatür tarzında çizmeyi düşünüyordum. Referans oluşturabilecek bir sürü karikatürü açtım ve kafamda nasıl bir şey çizeceğim canlandı. Ama taslağı çizmeye başladıktan 2 dakika sonra kalemi bırakıp çizdiklerimi sildim. Referans aldığım şeylerden daha iyi çizmeme rağmen çizdiğim şeyler hiç hoşuma gitmedi. O zaman fark ettim ki karikatür tarzıyla isteyen her kes bir şeyler çizebilir ve zaten çiziyorlar. Benim buna bir şeyler katmam lazımdı. İşte o zaman çok klasik ve önceden başkaları tarafından da çokça denenmiş bir şey aklıma geldi. Karikatür ile Uzak Doğu çizimini birleştirmek. Daha doğrusu karikatür formatında uzak doğu çizim tarzıyla çizilmiş bir şey ortaya çıkarmak. Hemen bu şekilde çizmeye başladım.

Büyük bir yanlış yaptığımı ilk bölüm bitince farkına vardım. İlk bölümün taslağı bittiği gibi hemen asıl çizime geçmiştim. Ama çizimi tamamen bitirdiğimde fark ettim ki karakterler klasik karikatürlerin bir çoğunda olduğu gibi direk okuyucuya bakıyor. Halbuki bu gibi bir durumda karakterler 3/4'lük birbirlerine dönmüş olarak görünmesi daha mantıklı olurdu. Sonraki bölümlerde bu hatayı düzelttim ama bu ilk bölüm böyle kaldı.

9 Haziran 2016 Perşembe

Paypal'a Alternatif

Eğer Paypal kullanıyorsanız şu üzücü haberi almışsınızdır; Paypal artık Türkiye'de faaliyet göstermeyecek. Yani Paypal hesabınızla para gönderemeyecek, alamayacaksınız, alışveriş yapamayacaksınız vb. Bu olay bir çok kişi gibi beni de Paypal'a alternatif bir internet bankacılığı platformu arayışına itti. Ama Paypal'a alternatif olabilecek bir şey bulamadım. Çünkü hiç biri Paypal kadar çok kullanılmıyor. İkinci neden ise neredeyse bu tarz internet bankacılığı platformlarının hepsi çok karışık ve çok fazla kesinti yapıyor.

Paypal'ın Türkiye'den çekilmesi ve yerine kullanabileceğim bir şey bulamamam benim moralimi bir hayli bozdu. PopAds.Net, Adf.ly, Link.tl gibi şeylerden ödememi Paypal yardımıyla alıyordum. Link.tl Türk şirketi olduğundan başka ödeme yöntemleri getirdi. Ve bu ödeme yöntemleri içerisinde direk banka hesabına ödeme seçeneği de var. Bu yüzden ödeme alt limitinin 25 TL'ye çıkması haricinde benim adıma iyi bile oldu. PopAds.Net ve Adf.ly'nin ikisi de Payoneer isimli bir şeye ödeme yapıyor. Bir taşla iki kuş vurmak için bu Payoneer'e üye oldum bende. İki çeşit üyelik vardı biri debit card alarak kayıt olmak. İkincisi banka hesabı ile. Ben banka hesabı ile kayıt oldum. Üye olması öyle kolay bir şey değildi. O kadar uğraştıktan sonra üyeliği tamamlarken birde ne göreyim her transfer için 3$ + %1 kesinti var. Ben banka hesabı ile üye oldum acaba her aldığım para direk banka hesabına gidip 3$ + %1 kesinti mi olacak yoksa hesabımda biriktirip de çekebiliyor muyum? Veya parayı alırken kesinti ve çekerken ayrı bir kesinti mi oluyor? Hiç fikrim yok. Çünkü çok karışık bir sistemleri var. İçimden bu Payoneer benim kazandığım üç beş kuruş paranın yarısına çökecekmiş gibi geliyor. Artık PopAds.Net'de 5$'ım olduğunda veya Adf.ly'de 10$'ım biriktiğinde ne gibi bir kesinti olacak ve banka hesabıma parayı nasıl aktaracağım göreceğim.

8 Haziran 2016 Çarşamba

Wolftoon


Yeni Projem isimli yazımda yeni bir projemin olduğundan bahsetmiştim. Erken kalkan yol alır mantığıyla planladığım gibi Haziran ayı gelmeden hemen önce isme karar verip bir blog açtım. Ve o yazıyı yazdığımdan bu yana iyi gelişmeler oldu. Mesela ev arkadaşımın teki yazıcı aldı. Tabii tarayıcısı da var. Bundan dolayı moralim tavan yaptı ve en son üzerinde çalıştığım projeyi tamamladım. Sadece son bölümü (paneli) taratıp yazılarını Photoshop'ta yazması kaldı. Ayrıca üzerinde çalıştığım bir one shot olan "Sana Bir Şey Sorabilir Miyim?" isimli webtoonu da renklendirmeye başladım. Arada sırada tarattığım panellerde mürekkebin siyah değil de açık gri çıkması gibi olumsuzluklar olsa da böyle küçük sorunlardan yılmadan yoluma devam ediyorum.

Fazla uzatmadan bu blogun adresini veriyorum: http://wolftoon.blogspot.com.tr/

Şu an yayınlanmış olarak sadece Sihirli Lamba'nın ilk bölümü ve 2 tane duyuru var. Bu sayı her hafta düzenli bir şekilde artacak. Bu blogu açarken iki vizyon belirledim. Bunlar; Süreklilik ve üretkenlik. Sürekli olarak bir şeyler ürettikçe kendimi geliştireceğime inanıyorum.

Her hafta pazar günü Wolftoon'a girerek Sihirli Lamba'nın yeni bölümünü okumayı unutmayın.

3 Haziran 2016 Cuma

Japonca Öğrenmek

O kadar anime izleyip manga okuyup da bu sayede öğrendiğim Japonca kelimelerle yetinmek olmaz diye düşündüm ve tam anlamıyla Japonca öğrenmeye başladım. Her şeyiyle öğrenmeyi planlıyorum; Dil bilgisi, alfabeleri, kelime bilgisi v.b. Son zamanlarda bir çok değişik şeyle meşgulüm. Bu yüzden ne kadar zaman ayırabilirim bu işe emin değilim. Yine de şu an çalışmalarım çok iyi gidiyor. Hiragana alfabesini öğrenmeye başladım. Japonca kelime dağarcığımı her gün azar azar genişletiyorum. Ve dil bilgisine de giriş yaptım. Şu an dersleri takip ettiğim site de dersler dil bilgisi ağırlıklı bu yüzden ilk bir kaç dersi çalışıp öğrendikten sonra hemen dil bilgisi çalışmayı bırakıp kelime dağarcığımı genişletme ve Hiragana'yı öğrenmeye yöneldim. Çünkü kelime dağarcığı olmadan ve hızlı bir şekilde sadece dil bilgisi üzerinden çalışılan bir dil öğrenilmemeye mahkumdur. İngilizce'yi de bu yüzden öğrenemiyoruz biz.

Japonca öğrenmek istiyorsanız kesinlikle Japon kültürüyle ve Japonların kültürel eserleriyle işli dışlı olmalısınız. Anime, Japon filmleri, Japon dizileri ve diğer Japon yapımı şeyler izlemeli, manga, Japon Light Novel'ları gibi şeyleri okumalısınız ve müzik dinlerken seçiminiz genellikle Japonca müziklerden yana olmalı. Bunları yaparken aynı zamanda Japonya ve Japonlar hakkında araştırmalar yapıp bulduğunuz yazıları okuyup, videoları izleyerek öğrenmek istediğiniz dili konuşanların yaşadığı ülke ve bu dili konuşan insanlar hakkında bilgi edinmelisiniz.

Japonca ile Çincenin karşılaştırılması
Japonca alfabeleri haricinde Türkler için kolay bir dil. Dışarıdan bakanlar Japonca'yı Çince ile bir tutarlar. Çünkü iki dilde karmaşık bir yazı sistemi kullanır. Bir ara Çince öğrenmeye çalışmıştım. Bu yüzden size kendimden emin bir şekilde söyleye bilirim ki Çince'nin yanında Japonca çocuk oyuncağı. Japonca telaffuz olarak Türkçe ile neredeyse aynıdır. Sadece bir iki harf değişik okunur veya bazı durumlarda okunmaz. Ama Çincede 5 ayrı tonlama vardır ve bazı harfler Türkçe'den değişik okunur. Bu yüzden telaffuzu öğrenmek bile başlı başına büyük bir sorundur. Bunu Çince bir şey dinleyerek kendiniz deneyimleyebilirsiniz. Japonlar yazarken 3 alfabe kullanırlar. Bunlardan 2'si hecesel alfabedir ve öğrenmesi çok zor değildir. Öğrenmesi zor olan Japonca'da Kanji denilen Çin kökenli alfabedir. Çinliler ise sadece bu zor olan alfabeyi kullanır. Sadece hecesel alfabeler (Hiragana ve Katakana) ve bir kaç yüz Kanji ile Japonca yazılmış bir çok yazı okunabilirken Japonca'da bu düzeye gelecek kadar zamanı Çinceye harcasanız hala daha Çince yazılara Fransız kalırsınız. Ayrıca en önemli nokta Japonca'nın bir Altay dili olmasıdır. Bu yüzden dil bilgisi de Türkçe'ye benzerdir. Gerçi Çince'ye de dil bilgisi olarak kolay diyorlar. Bu yüzden hala Japonca ile Çinceyi aynı kefeye koyuyorsanız bu düşünceyi kafanızdan atın.

Ayrıca Çin kültürü size ve Türkiye'deki bir çok kişiye çekici gelebilir ama işin içine azda olsa girdiğinizde internet üzerinden Çince öğrenmenin de Çin kültürüyle ilgili şeylere ulaşmanın da İngilizceyi az bilen biri için imkansız olduğunu göreceksiniz. Bu tarz konularda Türkçe işe yarar neredeyse hiç bir kaynak yok. Üstelik Çince ve Çin kültürüyle ilgilenenlerin konuşup tartışacakları bir ortamda yok.

Bir sonraki yazımda görüşmek üzere...