9 Aralık 2018 Pazar

Batum Gezisi #4: Güle Güle Türkiye

Bu yazıda Çorum'dan Sarp Sınır Kapısı'na kadar olan yolculuğumu anlatacağım.


Otobüsün hareket saati 19:30'du. İkindileyin bileti aldığım yazaneyi aradım belki şehiriçi servis varsa diye. Konuştuğum kişi o Gürcistan'a giden otobüslerin yolcularının servisten yararlanamayacağını ve 15 dk önce otogarda olmam gerektiğini söyledi.

Bizim evden Otogar yürüyerek bir saat sürüyor. Ama ben çok hızlı yürüyen biriyim. Bu yüzden 18:25'de evden çıktım ve 50 dakikada otogara geldim. Bu arada bilet yerine makbuz tarzı bir şey vermişlerdi. Belki bu makbuz gibi kağıdı normal bilet ile değiştirirler diye yazanaye gittim ve sordum. Ama o kağıtla bineceğimi söylediler. Ayrıca otobüsün kalkacağı peronu da söylediler.

Otobüs zamanından 5, 10 dk geç geldi. Bileti kesen yazanenin çalıştığı firmalar bir buçuk saat bile gecikebiliyor. Adana'ya giderken bir buçuk saat beklediğimi biliyorum ben. O yüzden bu gecikmeyi kafama takmadan otobüse bindim. Çorum'u çıktıktan sonra Gürcü kadın muavin nerede ineceğimi sordu. Ve kimliğimi istedi. Kimlikteki bilgileri not alıp sınırda memurlara veriyorlarmış.

Hopa'ya kadar yolculuk normal bir şekilde sürdü. Hopa'yı geçince muavin sınırda indiğimizde otobüste hiç bir şey bırakmamamız gerektiğine dair Türkçe ve Gürcüce anons yaptı. Bu arada söylemeden geçemeyeceğim muavin çok tatlı konuşuyordu. Ömrü hayatım boyunca bu kadar tatlı Türkçe konuşan bir yabancıya hiç bir yerde denk gelmemiştim. Üstelik bana yabancıların Türkçe konuşması çok itici gelmesine rağmen...

Hopa'dan sonra yeni ilçe olan Kemalpaşa oradan sonra da Sarp sınır kapısı var. Sarp Sınır Kapısı'na sabahın erken saatlerinde vardık. Uyku sersemi olduğum için saate bakmak aklıma gelmedi ama 4:30-5:00 gibi Sarp sınır kapısına ulaştığımızı tahmin ediyorum.

Sarp sınır kapısında otobüs durunca herkes gibi ben de otobüsten indim. Otobüsten inerken otobüsün kapısının önüne bir sürü Gürcü doluştu. Durmadan bir şey diyorlardı ama dertlerinin ne olduğunu anlamadım. Bu Gürcü kalabalığından sıyrılıp sınır kapısına doğru gittim. O zamana kadar hep "nasıl olsa sınır kapısında herkes sınırdan geçmeye çalıştığı için onların peşine takılarak onlar ne yapıyorsa ben de onların yaptığını yaparak sınırı geçerim" diye umut ediyordum. Ama çevreme bir baktım bizim otobüsten inen sadece Gürcüleri görebildim polislerin olduğu yere doğru gittim her yerde yurtdışına çıkış harcının alınması gerektiği yazıyordu. Ama hiç bir yerde harç pulu buradan alınır tarzı bir yazı görmemiştim. Sıradaki bir abinin elinde küçük bir saman kağıdı gördüm. İyice bir baktım üzerinde pul filan var. Abiye sordum: "Yurtdışına çıkış harç pulu bu mu?" "Nereden aldın bunu abi?" gibi bir kaç soru sordum. O da bana nereden alınacağını filan tarif etti. Geri dönüp o kağıdı 15 Türk Lirası karşılığında aldım ve doldurdum. Sonra tekrar sıraya geçtim.

Sabahın erken saati olduğu için olsa gerek Türk vatandaşlarının girdiği kapıda kalabalık yoktu. Ama yabancı vatandaşların geçtiği kapı kalabalıktı. 5 dakika içinde Türk polisinin kontrolünden geçtim. Kimliğimi ve Yurtdışına Çıkış Harç Pulu ile birlikte verilen küçük saman kağıdından kağıdı polise uzattım. Kimliğimi arkalı önlü taratıp (Belki başka bir şey yapmıştır ama ben tarattığını düşünüyorum.) küçük saman kağıdına Türkiye'den çıkış mührünü vurarak kimliğimi ve kağıdı bana geri verdi. Böylece Türkiye ve Gürcistan'ın arasındaki uzun bir kolidorda yol almaya başladım.

Bu yazıda Türkiye sınırlarından çıkana kadar olan bölümü anlattım. Artık Gürcistan topraklarım. Bundan sonraki yazım sınırın Gürcistan tarafı ve Sarpi köyü hakkında olacak. Beklemede kalın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder