Küçüklüğümde tarıma ilgi duyardım. Annemgile ısrar etmemle birşeyler dikme için bana küçük bir alan ayırdılar. Çorum'daki bazı apartmanlarda apartmanın bahçesininin bir bölümünü daire sayısınca bölmek gibi bir uygulama var. Her aile kendine ait olan yere bir şeyler ekip uğraşıyor. Annemle babam daha ben istemeden bize ait olan bahçeden 2 metrekarelik küçük bir alanı bana bıraktılar. Annemle babamdan hiç beklenmeyecek bir şekilde bana hiç karışmadılar. Kişilikleri gereği normalde şunu dik, bunu dikme tarzı şeylerle beni çileden çıkarırlardı. Allahtan bana karışmadılar da bu sayede şu an 5 kilodan fazla erik toplayabildim.
Tarıma ilgim sağda solda bulduğum çürümüş soğanları dikmemle başladı. Ardından apartmanın bahçesinde kimseye ait olmayan alanlarda biten marulları toprağıyla sökerek kendi bahçeme diktim. Atılan kurtlu fasulyeler, bulduğum nane çöpleri derken sebzelerle dolu bir bahçe yarattım.
Tabii sadece sebzelerle yetinmeyi düşünmüyordum. Bahçede yere atılan meyve çekirdeklerinin çimlendiğini görünce hemen meyveleri de toprağıyla birlikte söküp bahçeme dikmeye başladım. Ama meyveler marullar kadar dayanıklı değildi. Belki de yüze yakın meyveyi bu şekilde bahçeme dikmişimdir. Ama sadece 5 veya 6 tanesi kurumadı. Babam 1 tane elma 1 tane de erik ağacı hariç diğerlerini söküp bahçenin diğer farklı taraflarına dikti. Çünkü 2 metrekarelik alanda iyi büyüyemiyorlardı. Ama bu ağaçların hepsi kurudu.
Hala bahçemde olan 2 ağaçtan elma ağacının meyvelerini geçtiğimiz yıl yeme fırsatım oldu. Ama bu yıl ağaçta hiç meyve görmedim. Soğuk vurmuştur herhalde. Erik ağacının eriklerini geçen sene mahallenin çocukları talan ettiği için yeme fırsatı bulamamıştım. Ama bu sene 5 kilodan fazla erik topladım bir ağaçtan. Çorum'da yaşayıp ağaçla ilgilenebilsem çok daha fazla verim alırdım herhalde.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder